_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Parasız ve işsiz kalmadınsa ne söylesem nafile,
niye beklediğimi anlayamazsın?
Parasız, işsiz bir erkeğin akşamüstü eli boş evine dönmesinin ne olduğunu mümkün değil tahmin edemezsin.
Bana iş yok.
Eskisi gibi yazamıyorum artık
Elim gitmiyor kaleme, sayfalar boş
Yüzleşemiyorum yokluğunla
Özlüyorum kavganı, istiyorum azarını
Ne söylesem boş oysa
Hangi giden terk edebilmiş ki mezarını…
Akşam eve gittiğimde hizmetçim Meri, istasyonda bir kadının kendini trenin altına attığını söyledi. Beynimden vurulmuş gibi oldum! Kim olduğunu anlamıştım. İlk söylediğim şey sakın ona söylemeyin oldu. Ama söylemişlerdi bile. Kontun arabacısı oradaymış ve her şeyi görmüş. Odasına koştuğumda kendinde değildi ,onu o halde görmek korkunçtu. Tek söz etmedi ve dörtnala oraya gitti. Artık orada ne olduğunu bilmiyorum ,ama eve getirdiklerinde ölü gibiydi. Onu tanıyamadım. Ardından deliye benzer bir şey başladı. Kontes,elini sallayıp -- Ah ne söylesem boş ! dedi. Korkunç bir dönemdi! Yo,siz ne derseniz deyin, kötü bir kadındı. Bu kadar delicesine bir tutkunun ne gereği vardı ! Hep özel bir şey gösterme arzusu. Gösterdi işte. Kendini mahvetti, iki güzel insanı, kocasını da benim bahtsız oğlumu da mahvetti.
Sayfa 1013 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Soluğumu kesti bu. Şu son günlere dek "var olma"nın ne demek olduğunu hiç sezmemiştim. Ben de deniz kıyısında baharlık elbiseleriyle dolaşanlar gibiydim. Ben de onlar gibi, "Deniz yeşildir, yüksekteki şu beyaz nokta bir martıdır," diyordum ama bunun var olduğunu, martının bir "varolan-martı" olduğunu hissetmiyordum;