Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir çocuğun sorusu
Din öğretmenimiz demişti ki derste Müslümanlar ölürse savaşta, şehit olurmuş. şehitler giderken cennete,
Nesin yayınlarıKitabı okudu
Gelin Bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar! Bana kötü, terkettiğiniz düşünceleri verin O vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız, Ah, ne aptalışım dediğiniz zamanlar Onları verin, yakınmalarınızı Artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar Ben aştım onları dediğiniz ne varsa Bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar Boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz İçinizde kırık dökük, yoksul, yabansı Bana verin Verin taammüden işlediğiniz suçlarıda. Bedelinde biliyorum Size çek yazmam yakışık almaz Bunca kaybolmuş talan, Parayla ölçülür mü ya?
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
NBC'nin 'Kasaba' Filminden bir sahneyi hatirlatti
SORİN - Nasıl söylemeli bilmem, ama başka nedenler de var. anlaşılmayacak bir şey değil; aklı başında genç bir adam, burada, bu ıssız köy hayatını yaşıyor. Ne parası, ne toplumda bir yeri, ne geleceği var. Belli başlı bir işi yok. Başı boşluğundan utanıyor ve korkuyor. Çok severim onu, o da bana bağlıdır. ama yine de, ne de olsa, yerinin burası olmadığını biliyor, başkalarının merhametiyle yaşayan bir besleme, bir asalak gibi hissediyor kendini. Şaşacak bir şey yok bunda, gururlu bir insan. ARKADİNA - Beni çok tasalandırıyor... (Düşünceli.) Bir işe mi girmeli acaba?
Bana terk ettiğiniz düşünceleri verin O vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız Ah ,ne aptalmışım dediğiniz zamanlar Onları verin, yakınmalarınızı Artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar Ben aştım onları dediğiniz ne varsa Bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar Boşa çıkmış çabalar , bozuk niyetleriniz İçinizde kırık dökük, yoksul ,yabansı Verin bana Bedelinde biliyorum size çek Yazmam yakışık almaz Bunca kaybolmuş talan Parayala ölçülür mü ya?
Sayfa 236Kitabı okudu
Eğer bu adam derse ki: “Ben falcılık yoluyla olsun, tıp açısından olsun, bazı şeyleri inceledim. Denemelerim sonucu, bunların kimisinin doğru olduğunu gördüm ve içimden de bunun doğru olabileceği kanaatine vardım. Böylece bunların kabul edilemez olmadığını, kaçınılması ve uzak durulması gereken şeyler olmadığını gördüm. Oysa Nübüvvet yoluyla
Yürüyorum; ama çirkefe, rezilliğe mi, yoksa aydınlığa, sevince mi gittiğimi bilmiyorum. Bütün felaket bunda. Zaten bu dünyada muamma olmayan ne var ki!
Reklam
Yahu bu kız bunları gizli mi yapıyor? Aşikâre... Bu kız çımacının koluna girer, götürür bahçeli kahveye, tavla oynar. Benim oğlanla karşı karşıya yüzer. Rıdvan Bey'in on beş yaşındaki oğlunu bisikletim önüne oturtur, çarşı boyundan geçer. Bunda ne kötülük var be!... Sen bir de dedelerim Fatih Sultan Mehmet'e balıkçılık etmiş, dersin. Kötülüğün aşikâre yapıldığını hiç gördün mü Ali Ağa?
Sayfa 87
Gül isteyen önce dikenleri sular!
Ey Sevgili! Senin yanağını özleyerek kirpiklerim ıslak ıslak olsa bunda ne var! Elbette böyle olacak, çünkü gül isteyen dikenleri sular.
DOKUZ - OĞUZ MENKIBESİ
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
“Yaşamını bütünüyle düşünerek kendini bunaltma. Başına gelebileceğini öngördüğün tüm sıkıntıları bir kerede düşünmeye çalışma. Aksine her durumda kendine şunu sor: Bunda bu kadar yıkıcı ve katlanılamaz olan ne var? İtiraf etmeye utanacaksın.”
Reklam
Onbirinci Bürhan (Onbirinci delil,hüccet)
Gel, ey arkadaş! Şimdi sana geçmiş olan on bürhan kuvvetinde kat'î bir bürhan daha göstereceğim. Gel, bir gemiye bineceğiz; şu uzakta bir cezire var, oraya gideceğiz. Çünkü bu tılsımlı âlemin anahtarları orada olacak. Hem herkes o cezireye bakıyor, oradan bir şeyler bekliyor, oradan emir alıyorlar. İşte bak, gidiyoruz. Şimdi şu cezireye
güç verir bana seni aramak için uzaklaşmak
kendime diyorum bazen seni buldum çekerken ağları sudan suyu bulursun öyle oldum sana baktım bir bulutlar, davullar şiirlerde gezdirdiğin çocuklar ve öğleler atlar için sular soğuttuğum orman büyük ve karanlıkmış, böcekler ateşliymiş, olsun güç verir bana seni aramak için uzaklaşmak orman yolu mutluluk veriyor’u çalarım ıslıkla içinden geçerken dikenlerin gövdemi dinlerim yaban meyvalarını burnuyla iten ceylanları bir mısrada severim bunda ne var ki seni bulurum defne yaprağı çiğniyorsundur ya da bir şey onu andıran bir yağmur bitiyorsa başlıyorsundur yenisine güzelsindir, iyisindir ve yaratılmış çamurdan
Sarayda şarbon hastalığı
Sultan Hamid'in hususi operatörlüğüne tâyinimden birkaç sene sonraydı. Bir gün Hünkârın en sevgili gözdesi hastalanmış. Ecnebi saray hekimlerinden biri bakmış: «Ehemmiyetsiz bir çıban, låpa koyunuz, geçer!» demiş! Ama, kadıncağız bu tedavi tarzıyle iyi olmamış. Üstelik sırtındaki yara büyüdükçe büyümüş… Padişahın vehmi, malüm… Hünkâr telâşa
Bir gezegenin yüzeyindeki sıcaklık, ana yıldızından ne kadar ısı aldığına, ısının ne kadarının uzaya geri yansıdığına ve gezegen atmosferinin ısının ne kadarını tutabildiğine (sera etkisi) bağlı olarak değişir. Eğer atmosferi olmasaydı Dünya'nın sıcaklığının nasıl olacağına dair uygun bir göstergemiz var ve bunda yalnızca ilk iki etmen etkili olmuştur; Ay, Dünya'nın yüzeyiyle aynı materyalden oluşur, Güneş'e temel olarak bizimle aynı uzaklıktadır ve atmosferi yoktur. Havaya sahip olmayan Ay'ın yüzeyindeki ortalama sıcaklık eksi 18°C'dir ama Dünya'nın yüzeyindeki ortalama sıcaklık artı 15°C'dir. Bu 33°C'lik farktan Dünya atmosferinin sera etkisi sorumludur. Sera etkisinin boyutu Dünya'nın atmosferindeki karbondioksit, metan ve su buharı gibi gazların yoğunluğuna bağlıdır (atmosferin ana bileşeni olan nitrojen bu şekilde ısı tutmaz ve zaman zaman "küresel termostat" olarak adlandırılan olguya katkıda bulunmaz). Ayrıca bu sera gazlarının yoğunluğu büyük oranda levha tektoniğiyle düzenlenir ya da insan etkinlikleri doğal döngüleri etkilemeye başlayana kadar böyle düzenlenirdi.
Sayfa 177Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.