Yazııık...
Bütün kadınların değil, sadece bir bölümünün beni arzula­dığını bilmek ne kadar kötü.
Sayfa 118Kitabı okudu
Burhan Beeey, Burhan Beeey! diye bağırdı. Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz. Sen kendine gel biyol! Biz bu yabancı ve zararlı cereyanlara kapılmış sözlerin ne demeye geldiğini anlarız çok şükür. Vah vah! Bir hemşerimizi böyle görmek bizi üzdü. Biz birlik olalım diye çabalıyoruz, sen ikilik çıkarıyorsun. Yazııık!.. Bunlar hep komünist oyunları... Bizi bilmez belleme. Daha sen hangi çayıra kodumsa ordasın. Efendi, şunu bil ki, kasabamıza cami-i şerif inşa edilecektir ve de hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan saptıramaz, ne de biz...
Sayfa 192 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Reklam
Bir bayramlar bir de cenazeler. Yalandan küflenmiş iki şey. Birinde bir fatihaya tonlarca dedikodu sığdıran insanların öylesine bir başsağlığı dilemesi. Diğerinde samimiyetsiz bir "iyi bayramlar" dileği. Bunlarla da yetinilmiyor tabii " ee canım sizin iş ne oldu" "hmm demek daha evlenemedi ha yazııık" "Aaa atandı mı? Ayy şaşırmadım biz zaten ona çok inanıyorduk"...süslemeleri vesaire. Yalnızca bu günlerde adetten de olsa hatırlanan, huzurevlerine terk edilmiş anne babalara uğrayan çıkarcı evlatlar. Hiçbir zaman hali hatrı sorulmayan sırf rehberde kayıtlı diye bir toplu mesaja layık görülen o insanlar... Ve dahası. Hepsi mış gibi değer vermeler, yalandan gülümsemeler, sarılmalar, öpüşmeler, yemekler, tam şunları yaparken birbirine olan meraklı bakışlarını saklayamyanlar... Sonuç olarak: Başkalarının samimiyetsiz ilgilerini görebilmek için; ya diğerlerinden farklı bir günün olması, ya sevdiklerimiz tarafından terk edilmemiz ya da ölmemiz gerekiyor.
- Ne demektir bu? Ermiş midir bu köpek?.. - Gâvur Göçmen, imanla paranın kimde olduğu bilinmez. Hal sahibi Derviş-abdal kısmının dış görüntüsüne aldanmayacaksın. Arada bir dalar gider bizim Kara Derviş'imiz, say ki, denizlerin diplerine yumulur. Geçer bir zaman, "Hak destur" diyerek hoplar ki, kabasına çuvaldız batırılmış sanırsın. Bakar çevresine şaşkın şaşkın, bir ah çeker, ağzından alaf uğramış gibi, saçının sakalının harlamasına bi şey kalmaz. Arkadan "Heyvah" diyerekten bulaşır göğsünü yumruklamaya güm güm... "Nedir?" dersin, "Filan vilayet, yer depremine gitti , taş taş üstünde kalmadı, yazııık" haberini verir. Nereyi su bastı, sildi süpürdü, kimin kralı geberdi, hangi padişah savaşa girdi, Kara Derviş'imiz bildirir bize, dakkasında...
Sayfa 43 - İthaki Yayınları, 5. Baskı (2011), Birinci Bölüm, Ortam, 2, TabanKitabı okudu
_ " (…) Hiçte bile! Hem o şiir yazmıyor okuyordu! - Daha ne istiyorsun? Kocan yazıyor. Sana da yazar ama biraz ilham vermen lazım! Önce git Güzin’e de kaşına bıyığına çeki düzen ver! Cemil İpekçi gibi gezip durma oğlanın yanında! O bile senden şuh! - Ama teyzem günah dedi o işlere! - Kızım senin teyzen benim çocukluk arkadaşım! Uzun iç donu giymezsen namazın kabul olmaz dedi diye onbeş senedir küsüz biliyorsun değil mi? Sanki kabul makamı karı! Saydırtma sülaleni bana şimdi! Dinden imandan çıkarma adamı! - Ya abla sana dert anlatmaya geldik. Azarlayıp duruyorsun! Güzel güzel akıl versene! Ne yapayım ben şimdi? - Bak güzel kızım. Aklını başına devşir. Adam vakti saatinde eve geliyor ne güzel. Meşgale de bulmuş evde kendine. Madem okuyor yazıyor. Açıp baktın mı hiç? Ne tür şiirler yazıyordu çocuk? - Valla didaktik, pastoral şeyler! Şöyle bir göz attım da! - O ne be? - Ya işte doğal yaşam, köy, koyun kuzu, öğütler falan! - Gördün mü bak! Evde kadın yerine asker arkadaşını göre göre Dede Korkut’a bağlamış oğlan! Yazık yazııık! Bahtsız kuzum benim!..” (Sinan Terzi, Uzun Şiir, Ketebe Piyan Dergisi, 18. Sayı)
ne yazııık:)
Ne yazık ki işte sen de hala yaşıyorsun!
Sayfa 22 - pegasus