Ey oğul! Önce kendi nefsine öğüt ver, kendi nefsini düzelt! Sonra da başkalarına öğüt ver, başkalarını düzeltmeye çalış! Sana önce kendi nefsinin özelliklerini, kendi nefsinin ne durumda olduğunu bilmen lazım. Kendinde ıslaha muhtaç bir hâl var oldukça başkalarını düzeltmeye, başkalarına öğüt vermeye kalkışma! Eğer kendinde ıslaha muhtaç bir hâl bulunduğu hâlde bunu bırakır da başkasının ıslahına kalkışırsan yazık sana! Başkalarını nasıl ve hangi hâllerde kurtarabileceğini bilirsin. Sen kendin kör isen, bir başkasının elinden tutup nasıl bir yere götürebilirsin? Gözleri görmeyen birisinin bir başkasının elinden tutup bir yere götürmesi mümkün olmadığı gibi, kendi nefsini ıslah etmemiş birisinin de başkalarını irşat edip Allah’a götürmesi mümkün değildir. Ancak kendi gözleri gören kişi başkalarını bir yerden bir yere götürebilir. Denize düşen ve yüzme bilmeyen birisini ancak mahir yüzücü olan birisi kurtarabilir. Aynen bunun gibi, Allah’a insanları ancak O’nu tanıyan birisi götürebilir. Allah’ı tanımayan kişiye gelince, O’na giden yolda bu kişi insanlara nasıl rehberlik edebilir ki? Sana Allah’ın tasarrufundan bahsetme ihtiyacını duymuyorum! Sen O’nu seversin, amellerini sırf O’nun rızası için yaparsın! Asla O’ndan başkası için yapmazsın! O’ndan korkarsın, O’ndan başkasından asla korkmazsın! Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri (kuddise sirruhu)""
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Reklam
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
Yûnus Aleyhisselâmı bilirsiniz. Hani şu Yûnus balığı var ya, adını bu peygamberden almış. Yûnus Aleyhisselâmın başından geçenler kısaca şöyle: Cenabı Hak, Hazreti Yûnus’u Ninova halkına peygamber olarak gönderdi. Ninova, bugün Irak sınırları içinde yer alıyor. Musul’a yakın bir şehir. Ninova o tarihlerde yüz bin nüfuslu bir şehirdi. Şehir halkı
Varlığını bilmek, seninle her an olmaktan daha güzel şimdi... Hani insan bazan ürker; sahip olduğu çoğu şeyin tek bir şey yüzünden elden kayıp gideceğine... Soğuk bir kış gecesinde üstünün açık kalması ve uykundan uyanınca hafif bir titremenin alması gibidir bu hâl. Sonra pikeyi ya da yorganı çekersin üstüne. Bir huzur kaplar içini, sığınmışsındır
8. Hikaye Tamamlama Etkinliği
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir. Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
Reklam
Allah'ın Sevmediği Amel ZULÜM
Allah'ın Sevmediği Amel ZULÜM Zalim:Haksızlık ve zulüm eden, kötü kıyıcı, merhametsiz, gaddar kimse demektir. Zulüm:Haksızlık, eziyet, işkence, baskı, adaletsizlik demektir. Zulüm: bir şeyi kendine ait olmayan yere koymak, sınırı aşmak doğru davranmamak, günah işlemektir. Mazlum:Zulüm görmüş, zulme, haksızlığa uğramış kimse
355 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.