Kitabın özeti bence budur...
Belki, belki bu mektubu aldığında beni çağıracaksın ve ilk defa sana sadık olmayacağım, çünkü ölüm uykusunda seni duymayacağım. Sana ne bir resim, ne de bir obje bırakacağım, tıpkı senin bana hiçbir şey bırakmadığın gibi, çünkü beni asla tanımayacaksın. Yaşarken kaderim böyleydi, ölürken de böyle olacak. Son saatlerimde seni çağırmayacağım; adımı ve neye benzediğimi bilmeden göçüp gideceğim bu dünyadan. İçim rahat ölüyorum çünkü senin için ölüm hâlâ çok uzak. Ölümüm sana acı verecek olsaydı o zaman ölmezdim.
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
*Spoiler içerir* Bir kitap düşünün hem aşk hem bilim kurgu… Bir yandan her ikisi de bir yandan değil. Yazar bunu nasıl başarmış bilmiyorum ama çocukluk masumiyeti gençlik hırsı, kıskançlık ve nihayetinde hayat yetişkinleri ayrı yollara savuruyor. Klasik bir edebi roman gibi süslü kelimeleri yok ama bence böyle bir iddiası da yok. Kitabı okurken hikaye akıp gitti ama beni düşündüren kapağı kapatıp acaba gerçekten buna benzer şeyler olabilir mi dedirten ve zaman zaman insanlardan soğumamı sağlayan anlar oldu. Duygusu olan her canlının hayatında duygunun ne derece önemli olduğunu hatırlatan belki de bu noktada duyguya sahip diğer canlıları da anımsatan bir kitap. Ben okurken hem biran önce sonuna gelmek istedim hem de sonuna geldiğimde hüzünlendim ve son bir şey daha bir kitap kapak fotoğrafı ile bu kadar ters köşe yapabilirdi…
Beni Asla Bırakma
Beni Asla BırakmaKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20217,4bin okunma
Reklam
Arada Sırada... Ajda Pekkan
Ara sıra geliyorsun aklıma “bana ne” diyorum, “benim derdim yeter bana, bana ne!” Alıştım mı yokluğuna? Vaz mı geçiyorum varlığından? Tedirginim aslında! Ya başkasını seversem? İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.
Özdemir Asaf
Özdemir Asaf
open.spotify.com/track/4rTjVZGig...
"Çoluk çocuğumla beraber evimde dört ay kadar kaldım; çok iyi günler geçirdim; ama ne çare ki, ben ne zaman mutlu olduğumu bir türlü öğrenememiştim."
Sayfa 173 - İş bankası yayınlarıKitabı okuyor
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kral Lear
Kral Lear
, İngiliz şair, oyun yazarı olan ve dünyanın en iyi dram oyunu yazarı
William Shakespeare
William Shakespeare
tarafından yazılmış bir oyundur. Yaklaşık olarak 1605 yılında yazıldığı tahmin edilen oyun, Shakespeare'in önemli trajedilerinden biridir. Oyunda Lear’ın trajedisine paralel olarak Gloucester’ın hikâyesi yer almaktadır. Her iki hikâyenin de teması, kötü oğullarının da etkisiyle iyi oğullarını haksız yere cezalandıran babaların zor durumu ve trajik sonunu konu edinir. William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık 400 yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, Kral Lear’de yozlaşan dünyanın çaresi olmayan çöküşünü ele alır. Bu oyunun kurgusu, karakterleri, felsefeli konuşmaları, evrenselliği ve zaman aşımına uğramayacak insani boyutuyla ortaya çıkan görünüm, Shakespeare’in hiçbir tragedyasında görülmeyen ölçülere ulaşır. Bu tragedyanın yapısına iyice kaynaşmış olan grotesk özellikler, tragedya-komedya ikilemi, Kral Lear’in kendine özgü niteliklerinin başında yer alır. Ömrünün son demlerini yaşayan Britanya Kralı Lear, tahtından inip krallığını üç kızı arasında eşit biçimde paylaştırmaya karar verir. Krallığın en büyük bölümünü, kendisini en çok seven kızına verecektir. Goneril ve Regan dalkavukluk ederek onu pohpohlar ama Cordelia’nın içtenlikle dolu sevgi sözleri babasını tatmin etmeyince kendisini ülkeden sürgün edilmiş halde bulur. Ne var ki diğer iki kızı Lear’ın umduğu gibi yanında durmayacak ve böylece tüm aileyi yerle yeksan eden bir kaos fırtınası esmeye başlayacaktır.
Kral Lear
Kral LearWilliam Shakespeare · Kırmızı Kedi · 20227,9bin okunma
Kendimi yazarak ifade etmeye ne zaman başladığımı bilmiyordum ama nedenini çok iyi hatırlıyordum: Yazıyordum çünkü yazmasam ölecektim.
Reklam
Yani her ne zaman birinin zâhirindeki bir eksikliği ve ayıbı görürsen kendi kendine şöyle söyle: “Belki onun Allah’la olan muamelesi tamdır fakat onun kusuru benim bakış açıma göredir.”
Sayfa 80
Beni ne sinir ediyor biliyor musun?
İnsanlar sürekli 'teknoloji ne kadar müthiş ilerledi, daha çok zaman kazanıyoruz' diyor. Oysa kullanamayacaksan zaman kazanmış olmanın ne faydası var?" (Before Sunrise)
Mutlu Prens
Ertesi sabah erkenden Belediye Başkanı, Belediye Meclisi üyeleriyle birlikte aşağıdaki alanda dolaşıyordu. Sütunun önünden geçerken başını kaldırıp yontuya baktı, "Vay, Mutlu Prens'e ne olmuş böyle?" dedi. Her zaman Belediye Başkanı'nın söylediklerine uygun söz söyleyen meclis üyesi de, "Sahi, ne kılığa girmiş?" diye haykırdı; ikisi de, bakmak için yontunun altlığına çıktılar. Başkan, "Kılıcının yakutu düşmüş, gözleri gitmiş, artık altınlığı da kalmamış; dilenciden biraz iyi durumda..." dedi. Üyeler de, "Ya, dilenciden biraz iyi durumda" dediler. Başkan, "İşte ayaklarının dibinde de bir kuş ölüsü!" diye sürdürdü konuşmasını, "Doğrusu kuşların burada ölmesine izin verilemeyeceği konusunda bir buyruk çıkarmalıyız." Belediye yazmanı bu düşünceyi hemen yazdı. Bunun üzerine Mutlu Prens'in yontusunu yıktılar. Üniversitede sanat profesörü, "Artık güzel olmadığına göre, yararlı da değildir," dedi. Sonra yontuyu fırında erittiler. Başkan, madenle ne yapmak gerektiğine bir karar vermek üzere meclisi topladı; "Elbette başka bir yontu yaptırmalıyız," dedi, "Bu da ancak benim kendi yontum olabilir." Meclis üyelerinin her biri, "Benim yontum, benim yontum!" diye kavgaya tutuştu. Son işittiğim zaman hâlâ kavga ediyorlardı.
Gökyüzü o denli aydınlıktı ki çiçekler ağacın değil de güneşin bir parçasıymış gibi duruyordu. İnsanın âşık olunca hayalini kurduğu cinstendi bu çiçekler; bembeyaz ve apaydınlıktı. Ne de olsa aydınlık, insan ruhunun daima ihtiyaç duyduğu bir şeydir ve ne zaman yerini karanlığa bıraksa o zaman başlar insanın kederi.
Reklam
Ben ne gelecekte nede geçmişte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdi de yaşamayı bilirsen o zaman mutlu olursun. Çünkü hayat, yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur.
Hayata karşı takındığım bu gizli küskünlük en çok dudaklarıma yansıyor. Hiç farkında değilim bunun. Ne zaman biri kalbimi kırsa, dudaklarım küçük bir çocuğunki gibi büzüşüyor, küskünlük akıtıyor her yere.
Ne zaman Yetecek size
Ankara'da aynı gün 3 saat içinde 5 farklı olayda, 6 kişiyi yaralayan 16 yaşındaki şüpheli yakalandı. Ne kadar kolay suç işlenebiliyor artık.! Caydırıcıyı bırak doğru düzgün ceza bile almıyorlar içeride yatırmamak için, neden bu kadar yasa çıkarıp 'da tabiri caizse gerçek suçluları koruyorlar akıl mantık geçtim, artık gözleri de görmüyor galiba. aa.com.tr/tr/gundem/ankar...
O, modern romanın ne olduğu çok iyi bilir: bir neşter kadar keskin ve bir doktor gibi işe yarardır. Bu tür onu memnun etmemekle birlikte, hiçbir zaman varolmamış kişiler arasında asla yaşanmamış konuşmalarla uzayıp giden kurgunun içinde çektiği acı, sanatsal yaratımından aldığı hazdan daha büyüktür.
Sayfa 10 - ÖnsözKitabı okuyor
Atatürk'e saygısızlık edenlerin ruhsal durumu...
"Ne zaman bir dâhinin övüldüğünü duysam kıskançlıktan için için kudururum. Dâhilerin özel hayatlarına ait, onları küçültücü şeyler anlatılırken pek ferahlar, keyifle dinlerim; çünkü bunlar onları bize yakınlaştırır ve vasatlığıma daha kolay katlanırım, çünkü vasatlığım bana acı veriyor..."
Sayfa 13 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.