Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Perde açılmadan önce karanlıkta ağır, kasvetli çan sesleri duyulur. Önce uzaktır; sonra yaklaşır. Perde açıldığında, korlaşmış bir ateşin kızıllığında uçları kıpkırmızı olmuş demir millet -6 tanedir- Üç Senatörün gözlerine doğru gider. Çan sesleri birden susar. Senatörlerin gözlerinin dağlandığı ânda korkunç, tüyler ürpertici bir ferya duyulur, ışık birden sağda Bizans İmparatorunu aydınlatır. Haykıran, B. İmparatorudur. Korkunç bir düşle uyanmıştır; yatağındadır.
Sayfa 7 - İrfan Yayınevi
Şehit
20 Temmuz’dan bugüne kadar Terörle Mücadelede 403 şehit verdik İşte Gün gün şehitlerimiz 20.07.2015 Adıyaman (Çatışma) Şehit Uzm. Onbş. Müsellim Ünal(22)Kayseri/Develi 22.07.2015 Şanlıurfa/Ceylanpınar (Saldırı) Şehit Polis Memuru Feyyaz Yumuşak(25)Kırşehir/Kaman Şehit Polis Memuru Okan Açar(24)Niğde 23.07.2015 Diyarbakır/Yenişehir
Reklam
Saat 5’te İstanbul
“..Seni o sabah saat beşte gördüm İstanbul Haliç’in üstündeki evlerde Tek tük ışıklar yanmaya başlıyordu Motorlar açılıyordu denize Trenlerin hazırlandığını işitiyordum. Rıhtımdan bir adam geçti Adımlarının sesini duydum Sonra biri bir kayığa atladı Demir gürültüsü, ____bir hışırtı denizin üstünde Bütün bu sesler öyle güzeldiler ki..”
124 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
Kitabın isminde her ne kadar Beşikdüzü İlçesinin ismi geçse de kitap, Tokat-Arhavi arası orta ve doğu Karadeniz tarihi hakkındadır. Hoca kitapta kaynaklar ile tarihsel bilgiler vermektedir. Bölgede Malazgirt öncesi Türk yerleşimleri, Malazgirt sonrası akınlar, Çepnilerin İskanı ve kurulan beyliklerden bahsetmektedir. Türklerin binlerce yıldır bölgede olduğunu birçok kanıt ile göstermekte, Trabzon Rum İmparatorluğunun aslında bir imparatorluk değil hatta genelde Trabzon surları içine sıkışmış bir devlet olduğunu halkının ve askerlerinin çok büyük kısmının rum olmadığını anlatmaktadır.
Elik Keçisi Efsanesi ve Beşikdüzü
Elik Keçisi Efsanesi ve BeşikdüzüNecati Demir · Beşikdüzü Belediyesi · 20081 okunma
Elik/Dağ Keçisi, Türkler tarafından kutsal sayılan bir hayvandır. Türk kültüründe keçi; yüceliği, erişilmez yerlere erişebilirliliği, bağımsızlığı, özgürlüğü, kararlılığı, asaleti, cesareti sembolize etmektedir ve Tanrı’nın yeryüzünde temsilcisi olduğuna inanılmaktadır. Türk Kültüründe Kağan’a bağlılığı belirtmektedir. (Syf 12)
Reklam
Yıllarca yaptığımız araştırmalarda gördük ki Karadeniz Bölgesi Orta Asya Türk Kültürü’nün en canlı olarak yaşadığı bölgelerden biridir. (Syf 16)
Elik keçisi efsanesi, Türkistan’da efsaneler ile benzerlikler taşır. Uluğ Türkistan’da yalnız kalan çocuğa kuş ve kurt yardım eder. Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki bu ailenin yaşamasını ise kuş ile keçi (Geyik) sağlar. Türk Kültürünün binlerce yıl sonra bir başka coğrafyada bilinç altının ortaya çıkması gerçekten ilginçtir. (Syf 22)
Karadeniz Bölgesi’nde dağ keçisini rahatsız etmek, ona zulüm yapmak ve zarar vermek hiç de iyi sayılmaz. Hatta ona kurşun atan kişinin bütün işlerinin uğursuzluğa ve olumsuzluğa gideceğine inanılır. Dağ keçisini herhangi bir şekilde öldüren kişinin ise evinde herkesin öleceğine, sağlığının bozulacağına, öldürenin felç olacağına inanılır. (Syf 22)
Kuman Türklerinin bu yörede çok eskiden beri yaşadıklarını gösteren çok önemli deliller bulunmaktadır. Kumanlara ait ilgi çekici iddialardan biri de, Kuman Türklerinin M.Ö. 1118-1093 tarihleri arasında Sinop’tan Batum’a kadar uzayan bir coğrafyada devlet kurdukları, bu devletin başkentinin Tokat yakınlarında günümüzde harabe durumunda bulunan Komanak (Kumana, Komana, Gümenek) şehri olduğudur. (Syf 25-26)
Reklam
1489-1554 yılları arasında Trabzon ve çevresinde; gayrimüslim Kumanların yaşadığı, bu yöre için tutulan tahrir defterlerinde açıkça yer almaktadır. ( 45 Hane) (Syf 27)
1468-1554 yılları arasındaki tahrirlere göre Arhavi kazasında (Hopa Borçka) kumanlara ait iskan birimleri bulunmaktadır. Bölgede birçok yer ismi de kumanlardan kalmıştır.
Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki Bizanslılar, 523’te İncil’i Türkçeye çevirtip Türkleri Hristiyanlaştırmaya başlamıştır. Hristiyanlaştırılan Türklere daha sonra yine İncil vasıtasıyla Grekçe ve başka diller öğretilmiştir. (Syf 38)
Trabzon Tekfuru, 1204’te devlet kurduktan yaklaşık 10 yıl sonra yarı göçebe Çepnileri, devlet merkezinde bulunan devlet başkanı sarayının penceresinden görmeye başlamıştır. (Syf 70)
1.337 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.