Halil Serkan Öz'ün öğrencilerine miras bıraktığı okuma listesi
1. Karamazov Kardeşler | Fyodor Dostoyevski  2. Yeraltından Notlar | Fyodor Dostoyevski 3. Savaş ve Barış | Lev Nikolayeviç Tolstoy 4. Kroyçer Sonat | Lev Nikolayeviç Tolstoy 5. Madam Bovary | Gustave Flaubert 6. Aşk Üzerine | Stendhal 7. Kayıp Zamanın İzinde | Marcel Proust 8. Körleşme | Elias Canetti 9. Bulantı | Jean Paul Sartre 10. Yabancı |
~ Mesafelerin hiç bir önemi yok. İnsan kalbindekini hep sever, hep özler... ~
Reklam
𝒀𝒂𝒑𝒓𝒂𝒌 𝒔𝜾𝒌𝜾𝒍𝒎𝜾𝒔̧𝒕𝜾 𝒂𝒈̆𝒂𝒄̧𝒕𝒂𝒏, 𝒃𝒂𝒉𝒂𝒏𝒆𝒚𝒅𝒊 𝒔𝒐𝒏𝒃𝒂𝒉𝒂𝒓...
keşke ben Allah kelimesinden başka, ağzından tek söz çıkmayan bir dilsiz olsaydım.
Meğerse dinleyenim yokmuş. Ben de sustum.
Sayfa 121 - Ketebe yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gençlik... Gelip geçti... Bir günlük süstü; Nefsim doymamaktan dünyaya küstü. Eser darmadağın, emek yüzüstü; Toplayın eşyamı, işim acele!
Sayfa 112
Güzel Allahım, senden ne gelecekse gelsin; Sen ki, rahmetinle de, kahrınla da güzelsin...
Sayfa 48
Ülkedeki insanlarda mahkemelik olma ya da dava yeme fetişizmi var. Bilmem necisinden bilmem kimcisine kadar birçok isim yediği davaları anlatırken kabarıyor. Öyle bir anlatıyor ki, ülkede tek kazığa oturtulan bunlar. Benzeri 1K'da da var. Engel yiyor, eleştiriliyor, ya da linç edilip hakarete maruz kalıyor, böylece muazzam bir etkileşim kasıyor. Yavaş yavaş kanaat önderi havasına girmeye başlıyor. Hakaret yeme fetişizmi öyle bir katılaşıyor ki, aklıselim bir iletişim ve istişare de mümkün olmuyor. Zira yaftalayarak oradan da bir hâdise çıkartılıyor. Geçen bir hanımefendinin iletisine yorum yapmıştım. Necip Fazıl beyin bir cümlesini paylaşmıştı. Bazı cümleler yerinde güzel. Durup dururken malûm amaca dönük sloganik iktibaslar yapıldığında o e-mücahid ya da e-devrimci olarak geri dönüyor. Denilebilir ki, cihad sadece kılıçtan mı ibaret? Değil, ama acaba bu çıkardığımız tantana cihad mıdır, yoksa nefsimizi tatmin için etkileşim meydana getirmek midir? O yüzden bu tarz kişilerin iletilerine yorup yapmayın. En son biri hesap puanlıyordu. Mücahid kardeşimiz tesettürlü hanımlara da yazıyordu ki, "Muhafazakâr fotoğraf. Dinî kitaplar çoğunlukta. Yazarlar da dindar." Not veriyor. Mübarek sen daha dün burada şeriat için kazan kaldırmadın mı? Şimdi de kadınların hesabını puanlıyorsun. Hayırlı geceler.
8 Mart...
İlk iftira Havva'ya atıldı, yasak elmayı yedi diye... Sonra da bizi doğuran siz değilmişsiniz gibi 'Ademoğlu' koydular hepimizin adını... O günden bu yana tüm zorluklar katlanarak arttı sizin için. Sadece kadın olduğunuz için itildiniz, dövüldünüz, öldürüldünüz... İnsan olup olmadığınıza dair konferans bile düzenlendi Suudi Arabistan'da... Hem de daha birkaç yıl önce... Doğurdunuz olmadı, ürettiniz olmadı, yeri geldi herkesten iyi yönettiniz ama yine olmadı... Erkeklerin at-avrat-silah üçlemesinin bir parçası olmaktan kurtaramadınız kendinizi bir türlü... Sokakta, mutfakta ve yatakta belirlenen görev dağılımının dışına çıktığınız anda hemen yerinizi bir başkasıyla doldurdular... Siz eksik etektiniz. Saçı uzun aklı kısaydınız. Karı gibi gülmek, karı gibi ağlamak, karı gibi dırdır etmek gibi sayısız deyimler bulup erkekler olarak birbirimizi aşağılamak için kullandık adınızı... Çünkü sizin gülmeniz de ağlamanız da konuşmanız da dert oldu dünyaya... Kiminizi okutmadılar, kiminizi çocuk yaşta evlendirdiler. Daha elinize oyuncak bebek almadan kucağınıza canlısını aldığınız zamanlar oldu... Şimdi şöyle bir durup düşününce 8 Mart'ın, Kadınlar Günü değil de, erkekler için bir utanç günü olduğunu artık çok net görebiliyorum. Böyle bir günün var olmasına neden olan kadınlar değil, erkeklerin ta kendisi çünkü... O yüzden bu günü kutlayarak değil de utanarak geçirmeyi kendime görev biliyorum... Hakkınızı helal edin... Necip G.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.