Şüphesiz ki, Yahudi meselesi kendini ırklaştırmış bir ruhun, topyekûn insanlığa karşı giriştiği suikastı bütün tarihi, hâli ve istikbâliyle anlayabilmek davasıdır.
Diğer taraftan çalışmamız "inter-disipliner (disiplinler arası)" bir yön de arz etmektedir. Zira Necip Fazıl İslâmî ilimlerin farklı disiplinleriyle meşgul olmuştur. Necip Fazıl'ın fikir-aksiyonu ve eserlerindeki çerçeve pek çok disiplini ilgilendirdiğinden söz konusu ilmi alanlardan da istifadeye gayret edilmiştir. Bunu yaparken de nesnellik-objektifliğe azami surette riayet edilmiştir.
Hadis kaynaklarını belirleme sürecinde, "Şâmile" programına sıkça başvurulmuş olup sürüm 3.65 kullanılmıştır. Bunun haricinde, kaynak kitaplara müracaat edilmiş, son olarak da internet ortamından faydalanılmıştır. Çalışmamız büyük oranda Necip Fazıl'ın eserleri bağlamında şekillendiğinden, onun eserlerine referans verirken "Necip Fazıl Kısakürek" yerine "Necip Fazıl" olarak atıfta bulunulmuştur.
Ayrıca sahih, zayıf ve mevzû (uydurma) veya hadis musannefâtında bulunmayan hadisler farklı yönleriyle, yer yer de tablolar ve istatistikî bilgilerle ele alınmıştır.
“Allah’ın kullarını imtihan ve tecrübeye ne ihtiyacı vardır?” diye sorulacak olsa, cevabı şudur:
Allah’ın kullarını imtihan etmesi ve tecrübe ettirmesi, öğrenmek veya bilgi edinmek için değildir. Zira O, gaybı ve şehâdeti ezelden beri bilen, ilminden zerre kadar şeyin dışarıda kalmadığı kâinatın Rabbi’dir.
İmtihan ve tecrübeden murad, insanlara kendi hâllerini, sınırlarını, haddini ve suçun bizzat kendilerinde olduğunu göstermek; böylece Hakk’ın adâlet ve fazlını daha derinden kavratmaktır. Bunun dışındaki sır ve hikmetler, aklın idrakini aşan gaybî hakikatlerdendir.