İstanbul'a Avusturyalı bir operet kumpanyası geldi. Yıldızı, şehlâ gözlü meşhur dilber (Milovic)... İttihatçı bağlısı harp zenginlerinin, halk dilinde «bulgu palâs» sahiplerinin şiltesini banknotla doldurduğu, dillere destan aşüfte... Bahriye Nâzırı ve yeni bahriye zâbiti hayalcisi Cemal Paşa'nın da gözdesi... (Miloviç)i Mektebe getirdiler, ona bir konser verdirdiler. Konserden sonra, beni, elime bir buket sıkıştırıp Mektebin «Hünkâr dairesi» denilen şeref kısmına aldılar. Paşalar, yabancı amiraller, generallerle dolu büyük salon... Şehlâ gözlü dilber, sırmalı üniformalar arasında... Buketi uzatıyorum ve Almanca ezberletilmiş olan şu lâfları söylüyorum: — Lûtfunuzdan ötürü size, arkadaşlarım adına bu buketi takdim ederim! Kadın, sıcak bir gülüşle buketi alıyor ve öpülme biçiminde elini uzatıyor. Müdür Şevket Bey kadının arkasında... Hem eliyle tarifini yapıyor, hem de söylüyor: — Sakın öptükten sonra eli alnına götürme!.. Yani alafranga, tırnak ucundan öp!.. — Ben bilirim! Diyorum ve artistin elini bir Viyanalı zâbit edasiyle öpüyorum. Tavrım o kadar hoşa gidiyor ki, iri kıyım bir Alman generali beni Almanvâri bir üslupla iki dirseğimden kavrayıp havaya kaldırıyor ve sahne kapanıyor.
Sayfa 149 - BÜYÜK DOĞU YAYINLARI / BAHRİYE MEKTEBİKitabı okudu
Destan Şiiri
Mezarda kan terliyor babamın iskeleti; Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti? —Necip Fazıl Kısakürek
Reklam
Destan Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina; Evde cinayet, tramvay arabasında zina! Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil; Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil! Ve ferman, kumardaki dört kralın buyruğu: Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu! Necip Fazıl Kısakürek
Destan
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emâneti?
Sayfa 407 - Büyük DoğuKitabı okudu
" Neticede hâkimler, İslâm inkılâbında, her şeyden evvel nefslerinin hâkimi ve ilâhi sınırların muhafızı olarak, bir taraftan, hakim olmaktansa ömür boyunca prangaya mahkûm olmayı mumla aratacak derecede işkenceli bir mesuliyet duygusunun çilekeşleri, öbür taraftan da, yeryüzüne sultan ve kahramanlık mevzularına destan olacakları yerde, hâkim olmaya can attıracak nisbette muazzam bir şeref ve haysiyetin sahipleridir. "
Sayfa 257 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Destan
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak! Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak: Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden, Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden, Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet; Alevler içinde ev, üst katında ziyafet! Durum diye bir lâf var, buyrunuz size durum; Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum! Bir şey koptu
Reklam
112 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.