. . Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap!.. . .
Sayfa 321 - DÂVA ve CEMİYET -Destan 1947- 8.Baskı, Büyük Doğu Yayınları
Destan
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak! Haykırsam kollarımı makas gibi açarak: Durun, durun, bir dünya inliyor tepemizden, Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,
Sayfa 320 - DÂVA ve CEMİYET -Destan 1947- 8.Baskı, Büyük Doğu Yayınları
Reklam
(...) Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde; Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!
Sayfa 321 - DÂVA ve CEMİYET -Destan 1947- 8.Baskı, Büyük Doğu Yayınları
(...) Durum diye bir lâf var, buyrunuz size durum...
Sayfa 320 - DÂVA ve CEMİYET -Destan 1947- 8.Baskı, Büyük Doğu Yayınları
(...) Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet; Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
Sayfa 320 - DÂVA ve CEMİYET -Destan 1947- 8.Baskı, Büyük Doğu Yayınları
(...) Allahın on pulunu bekleye dursun on kul; Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Sayfa 321 - DÂVA ve CEMİYET -Destan 1947- 8.Baskı, Büyük Doğu Yayınları
Reklam
Her gün, ''filan imam şunu çaldı!'',''falan müezzin fişman bakireye tecavüz etti!'',''fişman vâiz feşmekân haltı yedi!'' tarzındaki neşriyat, kendilerinin mensupları para mukabili kadınlarının ve kızlarının edep yerlerinden albümler tertiplemeye ve pazarlarda satmaya âmade yaşar ve her nevî fazahat destan çapına yükselmiş bulunurken şu veya bu şahsa değil, muazzez ve münezzeh İslâm dinine taarruz ve tecavüzden başka bir kasta yorulabilir mi?
Sayfa 170 - Büyük Doğu Dergisi-17 Nisan 1959, S.7, sh.1Kitabı okudu
HÂKİMLER...
Hâkimler, İslâm inkılâbında, her şeyden evvel nefislerinin hâkimi ve İlâhî sınırların muhafızı olarak bir taraftan, hâkim olmaktansa ömür boyunca prangaya mahkûm olmayı mumla aratacak derecede işkenceli bir mesuliyet duygusunun çilekeşleri, öbür taraftan da, yeryüzüne sultan ve kahramanlık mevzularına destan olacakları yerde, hâkim olmaya can attıracak nisbette muazzam bir şeref ve haysiyetin sahipleridir...
Sayfa 231 - 232, 7 Beklediğimiz İnkılâbın Yönleri, Adalet, 6.Baskı, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Adalet işlerine asla karışmayan, ondan Kur'ân emirlerine müdahale edercesine çekinen Abdülhamid, adlî ölçü bakımından yalnız hudutsuz ve tarihte eşsiz bir merhamet ve atıfetin temsilcisi olmuş ve 33 yıllık hükümdarlığı içinde kaatil bir haremağasından başka hiç bir ferdin idam hükmünü imzalamamış gerisini hep ebedî hapis ve sürgüne çevirmekle yetinmiştir. Abdülhamid'in, hürriyet yalaniyle gelen Makedonya çapulcularının karşısına Hassa Ordusu ile çıkmamasında ve «benim yüzümden tek damla Müslüman kanı akıtılmasına razı değilim!» demesindeki sebep de onun bu merhamet ve tevekkül cephesine bağlı ve belki tenkidi kabil biricik zaafıdır. Ermeni icadı «Kızıl Sultan» tabiriyle, yeni doğmuş çocukların beynini salata yapıp yercesine kan içiciliği dillere destan edilen bu mazlum tâcidar, hakikatte, karınca ezmekten bile sakınan velî mizaçlı bir merhamet felçlisidir Ve hakkında köpürtülen yalanların tam ve kâmil zıddıdır.
Destan Şiiri
Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul. Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
165 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.