Üslûp, kelimeler ve cümleler üzerinde herhangi bir kalıp ifadesi değil; kelimeler ve cümleler vasıtasiyle kalıpta bir fikir edasıdır. Bu itibarla, üslûp, sahibinin fikir özünden ayrılabilecek bir şey zannedilmemelidir. Fikirde şahsiyeti olmayanın üslûpta şahsiyeti olamaz.
Sayfa 174 - Büyük Doğu Yayınları
... ümitsizliğin tesiriyle takâtinden düşen ruhumuz mu maddemizi ölüme karşı müdafaasız bırakıyor, yoksa yıpranan maddemiz mi ruhumuzu arkasından çekiyor? Bu incelik sanat ve fikir adamlarının hayatında asla yüzde yüz çözülemeyecek girift bir sırdır...
Sayfa 138 - Büyük Doğu Yayınları
Reklam
Namık Kemal, ruhi bünyesindeki en toplu seciye ifadesiyle, derinliğe doğru sonsuz bir kuyu değil, genişliğe doğru hudutsuz bir göldür. Onun içindir ki nüfuz edememiş, kalıplaşmıştır. Nüfuz edemediği yerde, büyük tefekkür ve tahassüs, yani kapladığı yerde de, bütün vakıalar alemi, yani cemiyet vardır.
Sayfa 339Kitabı okudu
Namık Kemal'in, asli hüviyetini çerçeveleyen yazı sahasında belirteceğimiz gibi, muhakkak ki o, yalnız ameli ve müşahhas cemiyet davaları üzerinde, bu davaların planı her ne olursa olsun, dev çapında büyük bir ediptir. Ve bu edip dikkati daima başta gelmek üzere bir miktar şair, bir miktar tiyatro muharriri, bir miktar münekkit, bir miktar romancı ve alet bakımından büyük mikyasta edebi yenileştirici ve hususiyle pek büyük çapta günlük makalecidir. Yani daima büyük edip...
Sayfa 184Kitabı okudu
Artık Namık Kemâl, hem yazıları, hem de fiili teşebbüsleriyle tam bir siyaset ve ihtilâl çocuğu... Mücerret şiir ve fikirlerle bütün alâkasını kesmiş, tam bir müşahhas düşünce ve iş hedefi üstünde; ve kendini yavaş yavaş büyük aksiyona kaptırmanın sarhoşluğu içinde.
Yüzünde derin bir düşünce ve dalgınlık, ıstırap ve haz, yeis ve ümit.
Reklam
KEMAL'LER ve BÂBIÂLİ...
Genç Şair devam etti: "Bâbiâli, eski aşk ve âhengini kaybetmiş düşkün bir cemiyette, türlü tezatların hazin ruh hâletini yaşatıcı, doktoru, güllâbicisi, ilâcı olmayan bir tımarhânedir. Ve işet ayrım asırdır (yıl 1928) bu hâlin renk renk ve çizgi çizgi mizaç, meşrep ve seciyelerini panoramalaştırmakta... Bu ıstırabından bile bîhaber hasta cüceler panayırından kimler geçti, kimler!.. Şinasi'ler, Namık kemal'ler..." Peyami Safa okumayı kesti: - "Meşhur gazeteci şantaj ustası Lastik Kemal'ler, Ali Kemal'ler, Mahmut Kemal'ler, Yahya Kemal'ler... (Henüz Behçet, Yaşar ve Orhan Kemall'ler ortada yoktur)
Sayfa 13 - Lokanta, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Sanat kendisinden başlıyarak her şey içindir. Sanat, kendisini, zâtî gayesini azizleştirdiği her yerde, o yer içindir. Sanat kendisi kadar her şey ve her şey kadar kendisi içindir.
Sayfa 265 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Reklam
2.Abdülhamid'in dilinden:
«Şimdiye kadar sigara dumanları arasındaki tefekkürle geçen günlerimin bazı hâtıratını kaydetmekteki ihmale âdeta nâdime müteessif oluyorum. Uzun bir hayat ve devre-i hükü- met geçirdim. Hâtıratım yalnız benim değil, biraz da tarihin, munhasıran tarihindir.>> «Ah!.. Beni edebiyata düşman zan ve böyle ilân ederler. di. Hayır! Ben edebiyatın değil, edepsizliğin; ve üdebian değil, edepsizlerin düşmanıydım! Ziya Beyi (Paşa) vezaret ve vilâyetle İstanbul'dan teb'id etmeye beni sevketmiş olan kuvvet efkâr-ı umumiye değil,onun ilim ve fazlına hürmetimdi. Midhat Paşa halk nazarında daha ziyade zinufuz ve iki hal' işinde en mühim âmil iken Avrupa'ya nefyedildiği zaman kaç adam ses çıkardı?... Ben edebiyata düşman olsaydım, Kemal Beye (Namık Kemal) vefatı gününe kadar kesemden maaş vermez ve oğlunu hizmete almazdım. Ben edebiyata düşman olsaydım, Abdülhak Hamid Bey dolgun maaşlarla terfih ettikten sonra arasıra borçlarını ver mek gibi hayırhâhlıklarda bulunmazdım. Ben edebiyat ve fenn-i tarihe düşman olsaydım, bir aralık tac-ü tahtımla da uğraşmak istemiş olan Murad Beyin her münasebetsizliğine katlanarak, saltanatımın son demine kadar müstevfi maaşı ile hizmet-i devlette kalmasına kail olamazdım.Hayır, tekrar ederim ki, ben üdebânın hakiki ve müşrik bir dostuydum. Eğer onlara düşman olsaydım benim sokak ortalarında edip ve muharrir öldürecek adamlarım yok değildi!
Güllü Agop, mükemmel istismar eder vatan şairi Namık Kemal'i... Farkında değildir... Namık Kemal, hakiki mücahidin, hakiki hürriyetçinin, hakiki vatancılığın da kahramanlığını gölgeleyecek kadar ucuz bir kahraman olarak ittihatçılar ve masonlar tarafından şişirilmiş ve şişirilmiş ve şişirilmiş...
Sayfa 41
İş yok, iş yok buralarda ve bu gidişte. Uzaktan dünya güzeline benzer bir heykel, yanı başına gelince korkuluğa dönüyor. Rüyalarımıza ihanet ediyoruz. Kalkın, hakikate gidelim.
(...) Ona milletvekilliği vaadedilmiş, ama merdivenin ilk basamağında bekletilmiştir. Cevdet Kerim İncedayı, onun CHP İçindeki yandaşıdır. Ona yardımlar sağlar, Recep Peker'le tanıştırır. Recep Peker, ona güdümlü yazılar yazmasını âdeta telkin eder. Anlattığına göre, ödün vermemiştir. Ama, o sıralarda, Necip Fazıl'ın Recep Peker ve CHP
HEP MERDİVENİN İLK BASAMAĞINDA BEKLETİLMİŞ ADAM VECİHİ TİMUROĞLU (...) Ona milletvekilliği vaadedilmiş, ama merdivenin ilk basamağında bekletilmiştir. Cevdet Kerim İncedayı, onun CHP İçindeki yandaşıdır. Ona yardımlar sağlar, Recep Peker'le tanıştırır. Recep Peker, ona güdümlü yazılar yazmasını âdeta telkin eder. Anlattığına göre, ödün
87 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.