Burası bizim günlerce hapsolduğumuz o yere iniyordu, beni buradan ölmek üzereyken çıkarmışlardı, şimdi nasıl ve ne sebeple buraya tekrar girerdim? Oysa Uraz benden ona güvenmemi istiyordu ve ben ona gerçekten güveniyordum. Onun bana zarar vermeyeceğini her şeyden iyi biliyordum. O da Nisan da Eren de Bulut da birlikte geçirdiğimiz kabus gibi günlerden ve ardından gelen uzunca mücadelemizden sonra beni hiç yalnız bırakmamışlardı. Her birine kendimden bile çok güvenir olmuştum. O yüzden o ilk adımı attım, ikinciyi ve üçüncüyü de... Ve sonrasını, bizi aşağıya indiren tüm o adımları, atmam gereken her adımı attım. Karşıda gördüğüm ev, kapısının üzerindeki "1" yazısı beni geçmişe, buraya geldiğimiz ilk güne götürdü. Burası birinci evdi. Her şeyin başladığı yer. Peki neden buradaydık? Tüm iyi ve kötü anları yad etmek için mi? İçimden bir ses çok daha fazlası olduğunu söylüyordu. Mesele hatıralar değildi, mesele bambaşkaydı. "Birinci ev..." dedim sessizce, kalbim o kadar hızlı atıyordu ki tüm yaşananlardan sonra burada olduğuma inanamıyordum.
Giyotin
25 Nisan 1 792'de giyotin uygulamasına geçilir. Makine, idamı ve bedene uygulanan cezai işlemleri kökünden değiştirir. Giyotin hekimi idam edilen beden teknisyenine dönüştüren, ölüm cezasına da teşrihe giriş niteliği kazandıran o çok eski geleneğin içinde yer alır. Seri halinde öldürebilmesiyle, kıyımın önüne geçilmesini sağlar. Halkı "yamyam" olmaktan kurtarır. Öte yandan, idamın gelişimiyle ona yönelen bakış arasında yeni bir ilişki kurar. Bundan böyle, ölüm göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşir. Bu yüzden, giyotin idam edilen kişinin rolünü ortadan kaldırır ve onu kişiliksizleştirir. Mahkum, can çekişmesi insanlar tarafından izlenen ve ölmekte olan kişi figürünü yansıtmaz olur artık. Birdenbire cesede dönüşen bir canlıdan başka bir şey değildir o. Giyotin yaşanılan ana değer kazandırır. İzleyicilerin son derece dikkatli olmasını ister. Dolayısıyla, celladın becerisinin önemsizleşmesine neden olur.
Sayfa 297Kitabı okudu
Reklam
Atatürk Müslüman Değil miydi?
Atatürk'ün cenaze namazı 19 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı'nda gizli saklı kılınmıştır. Niyet "Allah için namaza, meyyit için duaya..." şeklinde Hafız Yaşar Okur tarafından getirilmiş (nedense niyet metninde yer alan "Resulullah için salavata" kısmını atlamıştır; ben demiyorum, hatıralarında kendisi söylüyor),
Sayfa 54 - TimaşKitabı okudu
LAİKLİK;
ATATÜRK’ÜN TÜRK MİLLETİNE OLDUĞU KADAR İSLAM DİNİNE EN BÜYÜK, EN HAYIRLI HİZMETİ ve ARMAĞANIDIR... SORU: "-Türkçe hutbe okunması, Lâiklik esasının kabulü ve Anayasada bu yönde değişiklik yapılması ve 1222 Sayılı Kanunla Anayasadan dine ait maddelerin çıkarılması daha sonra mıdır ve bunlara neden ihtiyaç görülmüştür? CEVAP:"-Elbetteki bu
Sayfa 55 - Kazancı KitapKitabı okudu
İlhanlı Devleti Tarihine Genel Bir Bakış
Moğolların kalabalık bir kolunun Hülagu öncülüğünde 1256 yılında Ceyhun Nehri'ni aşıp Horasan'a girmesiyle başlayan ilerleyişi, Azerbaycan merkezli olarak İran, Irak ve Anadolu topraklarının da önemli bir kısmını kapsayan bir devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştı. İlhanlılar olarak anılan bu devlet Yakın Doğu'nun siyasi, sosyal ve
Eskiyen Ertuğrul yatı yerine Cumhurbaşkanlığı makamına layık bir yat yaptırılması hükümetçe kararlaştırılmıştı. Bir heyetimiz Almanya'da Krupp fabrikaları ile müzakerede bulunuyor, hatta "güneş-dil" adı verilecek yatın planlarını hazırlamak üzereyken, dünyaca ünlü Savarona yatının satışa çıkarıldığı duyuluyor, Atatürk'ün
Sayfa 201 - Güven KitabeviKitabı okudu
Reklam
Mısır'daki Yunanlılar ordularına Müslümanlardan Daha Çok Yardım Etti
Hilafetin lağvı kararını 1924 Mart ve Nisan aylarında Mokattam'da yedi yazıyla objektif olarak inceleyen bir kişi A. Sabri'dir. dikkati çekecek bir öz eleştiriye girişiyor: "Hilafetin başkenti işgal edildiği, halife esir edildiği, Hristiyan alemi Haç'ın bu zaferinden dolayı keyiflendiği zaman Müslümanlardan tek protesto çıktı
Sayfa 350 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
�RUVA SAVAfi'NIN N E DENi Tarihteki Onlü Çatışmanın Açıklanması Truva Savaşı olarak bilinen Akalar (çeşitli Yunan kabilelerinin ordu­ larına verilen ortak isim) ile Truvalılar arasındaki on yıllık çatışma klasik mitolojideki en ünlü olaydır. Bu, sayısız trajedilere yol açan uzun, kanlı ve yıkıcı bir savaştı. Bu savaş çeşitli savaşçıların
Büyük Savaş ve Büyük İhanet
Bu ihanet duygusunun arka planında ne olduğunu anlamak önemlidir. Gandi'nin Hindistan'a dönüşünden ve Savaş'tan sekiz sene önce Henry Nevinson, 1908'de Hindistanlıların İngiliz idaresinden neden memnun olmadıklarını ortaya koymuştu: "Hindistan'daki huzursuzluk Bengal'i ayırma planına karşı Hindistanlıların
.... RÛHÎ GİBİ MEŞHÛR MU YOK ?
1 Bezminizde bilmezem ki mey mi yok mey-hor mı yok Mest la'l-i lebleri meh-pâreden mahmûr mı yok 2 Gamze-i hûn-hâr elinden görmedim üftâde hiç Cezbe-i hûb-rû mı yok hûbîlere mecbûr mı yok 3 Şevk u zevk ister nişân-ı ehl-i diller bezmine Âşinâ-yı mûsikî ney-zen mi yok tanbûr mı yok 4 Meclis-i ehl-i mahabbetde bu etvârın n'ola Sa'd-sîm sâkî mi yok yâhûd mey-i engûr mı yok 5 Şu'Ie-i şem'i mahabbetler neden bulmuş küsûf Yoksa baht-ı kevkeb[i] dillerde zerre nûr mı yok 6 Bunca var meh-rû cihân-ârâ müselsel kâküli Cân virüp her mûyına ber-dâr olan Mansûr mı yok 7 Bilmezem bulmuş neden bâzâr-ı şi'r ehl-i kesâd Sûk-ı 'aşk içre 'aceb Rûhî gibi meşhûr mı yok
Sayfa 258Kitabı okudu
Reklam
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Masonluk, Nostradamus, Kanlı Kontes...
(Kara Büyücü, İblis’in Peygamber'i Crowley'in ilhamları)_ _Abrahadabra; Ra-Horus’un Peygamberi. _Ölüm, köpekler içindir. _Düşkünleri ve mutsuzları ezin. Bu aptal insanların dertlerine azıcık bile endişelenme sakın. _Bir dilenci sefaletini asla gizleyemez. _Lütuf yok. Suçluluk yok. Tek kanun: İstediğini Yap. _Hayvan gibi olma,
5 Nisan 1920'de Şeyhülislam Dürrizade Abdullah'ın kaleme aldığı, Padişahın emri olmaksızın asker toplayan, vergi koyan, hükümet merkezini zayıflatan ulusalcıların öldürülmelerinin şeriata uygun ve farz olduğunu belirten bir fetva yayınlamıştır. Bu fetvadan binlerce basılarak İngiliz uçaklarıyla Anadolu'ya dağıtılmıştır. Necip Fazıl ve Kadir Mısıroğlu gibi Vahdettinci yazarlar, İslam dininin kötüye kullanıldığı bu ihanet fetvasından Vahdettin'in habersiz olduğunu, bu fetvanın İngiliz baskısıyla Damat Ferit tarafından Dürrizade Abdullah'a yazdırıldığını ileri sürmüştür. Bu noktada Vahdettinci yazarlara şöyle 2 soru sormak gerekir: 1) "Ben istersem Rum Patriği'ni de Ermeni Patriği'ni de Hamambaşı'na getiririm" diyerek, bu fetvayı hazırlatan Damat Ferit'i sadrazamlığa getiren ve uzun süre orada tutan Padişah Vahdettin değil midir? 2) Düşmana karşı vatan ve namus mücadelesi verenlerin öldürülmelerinin dinen uygun ve farz olduğunu söyleyenlere, Padişah Vahdettin neden "Halife" olarak müdahale etmemiştir?
Resim