İlber Ortaylı ile yapılan röportajlardan oluşan keyifli bir kitap. Uzun bir süre bitiremedim kitabı maalesef. 200 sayfalık keyifli dediğin kitabı neden aylarca bitiremedin diyebilirsiniz. Röportaj yapılan kişi İlber Ortaylı, bırakın da biraz geç anlayalım, zor okuyalım:)
(Hafif bir spoiler içerir)
Arkadaşımın bu kitabı birlikte okuyalım demesiyle gittim kütüphaneden aldım. Kitapta öyle karmaşık bir olay yok. Başta normal gibi gözüken bir olay Dostoyevski'nin ellerinde yoğrulmuş, kıvama getirilmiş. Aslında eline aldın mı bir günde bitirilecek kitap ama neden anlamadım 15 gün kitap elimde dolandı durdu bir bitmedi. Yazar biraz kitabı merak duygusu üzerine kurmuş. Her bölümde olayları biraz daha açıyor. Bu da bu durgun kitabı biraz daha okunası yapmış. Kitapta Pavel diye bir ahlaksız adam var okurken göreceksiniz git gide soğuyacaksınız bu adamdan. 50 yaşını geçmiş bu dazlak adam torunu yaşındaki, hala şeker versen eline sevinecek kızlardan ilgi duyuyor. Bu olay bu adama garip gelmiyor ama talip olduğu 16 yaşındaki kızın 19 yaşında bir nişanlısı olduğunu öğrenince ne hikmetse bu adam "bu genç daha kendine bakamaz ki" diyerek garipseyebiliyor. Demek bir bizim nesil bozuk değilmiş(!) Neyse ya fazla kitabın içeriğine girmeyeyim. Son olarak kitap muhteşem diyebileceğimiz bir kitap değil ama kötü diyebileceğimiz bir kitap da değil. Kısa zaten. Vaktiniz varsa alın okuyun derim. Arkadaşıma da bir Dostoyevski kitabı daha bana okuttuğu için de ayrıyetten şükranlarımı sunarım.
Türk milleti neden geçmişinden ders almıyor ya da neden geçmişini sadece büyük zaferlerle hatırlıyor biliyor musunuz ya da düşündünüz mü? Hepimiz az ya da çok bu konuda düşünmüş olabilir. Ben artık bunun sebebini (çoğunuzun da buna katılacağını ümit ediyorum) niteliksiz okumadan kaynaklandığını düşünüyorum. Okumuyoruz ya da kuru tarih bilgisi
DİKKAT BOL MİKTARDA –HUZURKAÇIRAN-GÖZYORAN-SİNİRBOZAN- İÇERİR
Tutunamayanların,unutulanarın,kenara itilenlerin,üzerine basılanların,takdir edilmeyenlerin,paranın değerini bilmeyenlerin,vaktinde yatıp vaktinde kalkmayanların,eşini dostunu satmayanların,prim için doğruya yalan katmayanların romanıdır bu.Yetişemeyenlerin,yetinemeyenlerin,kendine
İçinize içinize işleyen kitap. hikaye evet hüzünlü, neden böyle olmak zorunda denilesi. Ama asıl olay anlatım, kurgu. Okudukça bağlanacağımız bir yazar, ne yazsa okurum diyeceğim yazar. Birçok kitabını okudum ama bu kitap kadar etkileyeni olmadı. Okuyalım. Okuyalım ve şükredelim, bize bahşedilen özgürlüğe.
%17 (32/184)
·
Not rated
Bu kitabı arkadaşımın tavsiyesi üzerine aldım ve daha kitabın başındayken bana Franz Kafka'nın; "Bir kitap başımıza inen bir darbe gibi bizi sarsalamıyorsa neden zahmet edip okuyalım ki?" sözünü hatırlattı.
Genelde genç kızların okuyup, çok etkileneceği bir tarzda yazılmış Gamze ve Tarık ikilisinin aşkını anlatan dramatik kitaplardan. Günümüz gençlerinin temel eserleri okuyup, kendisini geliştirmesi gerekirken onlar için okunması gereken türler aşk ve dram ağırlıklı kitaplar oluyor.
Kitaptan kısaca bahsedecek olursam: Gamze adındaki genç kızın daha doğmadan önce ölmüş ablasının kimliğine sahip olmakla başlıyor hayat hikayesi. Bu genç kızımız çok çalışkan ve annesinin ölümünden sonra babasının zoruyla okulunu bırakıp evlendirilmek istenmesiyle hakları kısıtlanıyor. Kitabın sonunda da babası evinde diri diri yakılarak öldürülür ve Gamze suçu üstlenerek onun için kaçış olan hapishaneye yolu düşer. Tabi sonra ceza evinde yazdığı günlüğünde gerçekler anlaşılır ve... Devamını kitabı yarım bırakmamdan dolayı bilmiyorum.
Zamanınızı daha güzel ve edebi kitaplarla harcayabilirsiniz bu tür kitapları okumak yerine. Bu yorumuma kızacak okurlar olacaktır. Tamamen nacizhane görüşüm bu yöndedir. Keyifli Okumalar, sevgiyle kalın.. :)
