«Oku!» dedi. «Neyi efendim?» «O Beldeyi!» «Onu bilmiyorum efendim!» «Neden?.. Nasıl olur bu?» Güdük Necmi, boyundan büyük bir lâf etti: «Haşim’den hiç hoşlanmam. İsterseniz Yahya Kemal’den okuyayım! Meselâ Vuslat’ı!» Bu cevap küfür gibi gelmişti ona: «Git!» dedi, «Otur yerine!»
Sayfa 102Kitabı okudu
-Neden kitap okuyayım ki?Ne için? . . . -Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi!
Reklam
İçimden geldiği için yazıyorum. Başkaları gibi normal bir iş yapamadığım için yazıyorum. Benim yazdığım gibi kitaplar yazılsın da okuyayım diye yazıyorum. Hepinize, herkese çok çok kızdığım için yazıyorum. Bir odada bütün gün oturup yazmak çok hoşuma gittiği için yazıyorum. Gerçekliğe onu ancak degiştirerek katlanabildigim için yazıyorum. Ben, ötekiler, hepimiz, bizler İstanbul'da, Türkiye'de nasıl bir hayat yaşadık, yaşıyoruz, bütün dünya bilsin diye yazıyorum. Kâğıdın, kalemin, mürekkebin kokusunu sevdiğim için yazıyorum. Edebiyata, roman sanatına her şeyden çok inandığım için yazıyorum. Bir alışkanlık ve tutku olduğu için yazıyorum. Unutulmaktan korktuğum için yazıyorum. Getirdiği ün ve ilgiden hoşlandığım için yazıyorum. Yalnız kalmak için yazıyorum. Hepinize, herkese neden o kadar çok çok kızdığımı belki anlarım diye yazıyorum.
Sayfa 20 - YKYKitabı okudu
Akıl sahibi her­kes anlamadığım şeyi neden okuyayım ki, sorusunu sorar. Bu soruyu sordurmamak sözde ulemanın birincil gündem maddeleri arasında yer almıştır. Peki, ne yapacaklar da in­sanları bu soruyu sormaktan alıkoyacaklar? Yahut şöyle diyelim; ne yapacaklar da insanların aklına böyle bir soru sormak gelmeyecek? Şunu yaptılar ve hala da yapıyorlar: Kur'an bir devrim manifestosu değil tılsımlı sözler toplu­luğudur. Kur'an'daki sözleri tekrarlamak o sözlerin tılsımın­ dan istifade sağlar. Ne denli tekrar ederseniz o denli yarar sağlarsınız. Şu işiniz için şu sureyi şu kadar kere tekrar edin, bu işiniz için de bu sureyi tekrar edin. Böylece insanları Kur'an'ın bir yaşam kitabı değil de tılsım, gizem ve büyü kitabı olduğuna ikna ettiler. Bu yolda bir yığın rivayet uydurdular. Bu rivayetleri başta Hazreti Peygamber'e daha sonra sahabilere, daha sonra da evliya dedikleri bir kısım zevata nispet ettiler. Gün geldi şifa ayetleri adıyla kitap yazıp Kur'an'ı pazarla­dılar. Yüz binlerce kitap basıp cahil müritlerine sattılar. Para­larını alıp onları söğüşlediler. Her hastalık için bir veya birkaç ayeti okuma merasimi icat ettiler. Hatta işi cinsel rahatsızlıklar için ayet okuyup cinsel organa üflemeye kadar bile vardırdılar. Ne büyük bir utanmazlıktır ki şifa ayetleri diye kitap ya­zanlar kendileri hasta olduklarında ayet okumadılar da has­taneye koşup doktorlara teslim oldular.
"Yusuf,sen neden okumak istemiyorsun?" "Okumak öğrendim ya! Daha ne okuyayım!" "Canım, bu kadar yetmez. Bu dünyada birçok şeyleri bilmek lazım!" "Sırası düştükçe bilenlerden öğrenirim!" "Hocadan öğrenmek daha iyi değil mi be oğlum!" Hoca, çocuğun aklına ve gözlerinin önüne gelince dudakları elinde olmayarak bir büküldü. Kaşlarını kaldırdı: "Hocanın bildiği birisinin işine yarasa, kendi işine yarardı. Sen bile okudun bildin de ne oldu sanki? Benim babam bir şeycikler bilmezdi ama, evinde sözü senden çok geçerdi," dedi ve usulca, mahrem bir tavırla ilave etti: "Şu Şahinde anam sabahacak encek gibi dırlanır durur da bir yolunu bulup onu bile susturamazsın; ne edeyim ben senin okumanı?"
Sayfa 18 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Yusuf sen neden okumak istemiyorsun ?" "Okumak öğrendim ya yeter! Daha ne okuyayım!"
Reklam
"Yusuf, sen neden okumak istemiyorsun?" "Okumak öğrendim ya! Daha ne okuyayım?" "Canım, bu kadar yetmez. Bu dünyada birçok şeyleri bilmek lazım!"
Benim öğrencilerin profili
“Yusuf, sen neden okumak istemiyorsun?” “Okumak öğrendim ya! Daha ne okuyayım!”
—Neden yazıyorsunuz? —İçimden geldiği için yazıyorum! Başkaları gibi normal bir iş yapamadığım için yazıyorum. Benim yazdığım gibi kitaplar yazılsın da okuyayım diye yazıyorum. Hepinize, herkese çok çok kızdığım için yazıyorum. Bir odada bütün gün oturup yazmak çok hoşuma gittiği için yazıyorum. Gerçekliğe onu ancak değiştirerek katlanabildiğim için yazıyorum. Ben, ötekiler, hepimiz, bizler İstanbul'da, Türkiye'de nasıl bir hayat yaşadık, yaşıyoruz, bütün dünya bilsin diye yazıyorum. Kağıdın, kalemin, mürekkebin kokusunu sevdiğim için yazıyorum. Edebiyata roman sanatına her şeyden çok inandığım için yazıyorum. Unutulmaktan korktuğum için yazıyorum. Getirdiği ün ve ilgiden hoşlandığım için yazıyorum. Yalnız kalmak için yazıyorum. Hepinize, herkese neden o kadar çok çok kızdığımı belki anlarım diye yazıyorum. Okunmaktan hoşlandığım için yazıyorum. Bir kere başladığım şu romanı, öteki yazıyı, bu sayfayı artık bitireyim diye yazıyorum. Herkes benden bunu bekliyor diye yazıyorum. Kütüphanelerin ölümsüzlüğüne ve kitaplarımın raflarda duruşuna çocukça inandığım için yazıyorum.
Muhabir, “Bir gün ben de sizin gibi kitapları çok satan bir yazar olmak isterdim,” dedi. Gazete için yazdığı makalelerin bazılarını okumuştum; sözleri hoşuma gitti. İyi yazılar yazardı, açık bir anlatımı vardı. Makaleleri okurun dikkatini çekerdi. “Sizin üslubunuz da harika,” diye karşılık verdim. “Düşünüzü gerçekleştirmek için önünüzde engel
Reklam
Yusuf, sen neden okumak istemiyorsun? Okumak öğrendim ya! Daha ne okuyayım.
Amnesie in litteris, yazınsal bellek kaybı
Belli belirsiz bir anımsamadan başka bir şey kalmayacağını bile bile neden okuyayım ki, bu kitabı neden baştan okuyayım ki? Her şey dağılıp yok olacaksa neden bir şey yapayım ki? Sonunda öleceksem neden yaşayayım ki?
Sıkılsam neden okuyayım, sıkılmıyorum ki okuyorum.
Oğuzcum 14.bölümü noktalama işaretleri koymadan yazmış tam 76 sayfa
Ölü mevsimin mort sezonuna rastladınız beni daha önce görseydiniz daha önceleri neredeydiniz neden bana gülmeden cesaret verdiniz gülseydiniz dağılırdı derdiniz bilseniz ne rahat ederdiniz gülerdim tamam oldu artık size sen diye hitap edebilirim yorulmak bilmezdi gücünün son noktasına gelinceye kadar durmazdı vatandaşlarıma benzemiyorum kendimi
Sayfa 473 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Resim