Bu arada mesajlar için çok teşekkür ederim . Oldukça iyi. Güzel bir sanat eserini anlatmaya çalışırken dinlenmek için resme konan sineğe odaklı muazzam bakış açıları. Birilerini memnun etme derdim olmasın diye en kendi halimde burdayım zaten. Bir yazı okuyup neden bahsettiğim idrakında olmayan, profil resmine bakan, bunu değerlendiren bireylerin varlığından haberdarım. Ve zaten bunların tamamını içimde öğütmeyi deniyor olduğum için kendinizi yormanızı gerçekten istemem. Çünkü o fotoğrafın bir anlamı var. Buraya yazmaya başladığım andan beri bunları uyumlu hale getirdim ve bana bir şeyleri hatırlatacak bu profil. Ne kadar yol katettiğimi, yola nasıl çıktığımı unutmamak bu yolda bunları yaşayacağını aklının ucundan dahi geçirmeyen halimi hatırlamak için değişmeyecek. Ben birileri bir şeyler söyledi diye kendimi değiştirmekten vazgeçtiğimi anlatıyorum. Hikayem yeni başlıyor ve daha konuyu bilmeden kendinizi hiç tanımadığınız biri için mesaj yazarken buluyorsunuz. Kışkırtarak, gülerek, merak ettirerek vs. Kendinizi yormayın lütfen..
Tanrı, Din ve Bilim
Hristiyanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerde "neden hristiyan değilim" diye kitaplar yazılabiliyor. İncil ve İsa hakkında eleştiri kitapları, eleştiri ve komedi filmleri çekilebiliyor ve bunu yapanlara bir şey olmuyor. Ama müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerde neden müslüman olmadığına dair kitaplar yazamıyorsun, yazsan da
Reklam
adamı böyle sinir ederler işte
"Hımm." Koyu renk kaşları kalktı. “Hımm? Cevabın bu mu?” Omuz silktim. “Neden olmasın? Sen de sık sık kullanı­ yorsun.”
Sayfa 52 - Emma & LucinaKitabı okuyor
Neden olmasın? Etrafımdaki her şey tekdüze ve renksiz ise, içimde bir kasırga, bir çatışma bir trajedi yok mu? Bende takıntı haline gelen bu sabit fikir zaman daraldıkça, zihnimde her dakika, her saniye daha iğrenç ve daha kanlı bir görüntüye bürünmüyor mu? Herkese tarafından bu şekilde yüzüstü bırakılmışken içimde hissettiğim şiddetli ve bilinmeyen sarsıntıları neden kendi kendime anlatmayı denemeyeceğim ki? Kuşkusuz öykü çok zengin ve hayatım ne kadar kısa olursa olsun, şu andan son ana kadar hâlâ onu dolduracak, bu kalemi ve mürekkebi tüketecek onca ürperti, onca korku, onca ıstırabım olacak. Zaten bu acılara katlanmanın en kolay yolu onları dilediğimce izleyip keyfimce tasvir etmek değil mi?
Hem de bir adam zâtı için sevilmez. Belki muhabbet, sıfat veya san'atı içindir. Öyle ise herbir müslümanın herbir sıfatı müslüman olması lâzım olmadığı gibi, herbir kâfirin dahi bütün sıfat ve san'atları kâfir olmak lâzım gelmez. Binaenaleyh müslüman olan bir sıfatı veya bir san'atı, istihsan etmekle iktibas etmek neden caiz olmasın? Ehl-i kitabdan bir haremin olsa elbette seveceksin.
Sayfa 32
Ey İlkbahar! Sen ona yazdığım bir mektupsun.
Ayrı düşen âşıklar, yokluğu kendi gerçeğine sahip binlerce hayalle avuturlar. Görüşmeleri engellenir, birbirlerine yazamazlar; haberleşmek için binlerce gizemli yöntem üretirler. Birbirlerine kuşların ötüşlerini, çiçeklerin kokularını, çocukların gülüşlerini, güneşin ışınlarını, rüzgârın iç çekişlerini, yıldızların parıltısını, tüm evreni gönderirler. Ama neden olmasın? Tanrı'nın tüm eserleri aşka hizmet etmek için yaratılmıştır. Aşk tüm doğayı iletileriyle dolduracak kadar güçlüdür. Ey İlkbahar! Sen ona yazdığım bir mektupsun.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.