Nice pederler vardır ki oğullarına, kızlarına Nef'î gibi; Peder değil bu belâ-yı siyâhdır başıma dedirtirler.
Sayfa 98 - Hece Yayınları, 2. Baskı
"Laf koyalım kaafiye teng oldu duaya Şimdengirü söz gevher olsa hezeyandır. " (Nef'i)
Reklam
Huhuuuuuu.. İddialı
"Bir âh ile bu âlemi viran ederim ben..." Nef'i⚘️
Türkiye İş Bankası
Ne tende cân ile sensiz ümîd-i sıhhat olur. Ne cân bedende gam-i firkatinde râhat olur.
Tahir efendi bize kelb demiş İltifatı bu sözünde zahirdir Malikî mezhebim benim zira İtikadımca kelb Tahirdir Nef'i
Evet! İnsanlardan bir kısmı vardır ki, hevâ-i nefsini ve Allah'ın düşmanı İblisi sever. Buna rağmen cehâlet ve al- datma hükmüyle zannederler ki, Allah'ın muhibbidirler. İşte bu gibiler öyle bir kimsedir ki, onda bu saydığımız alâmet- ler yoktur. Ve münafıklıktan, riyakârlık ve gösterişten do- layı o alâmetlere bürünür. Halbuki gayesi dünyanın acelece verilen nasibidir. O kötü âlimler, kötü okuyucular gibi nef- sinden olduğunun hilâfını gösterir. İşte bunlar yeryüzünde Allah'ın buğzettiği kimselerin tå kendileridir.
Reklam
Dâvud aleyhisselâm: Onlar ne ile senin bu lûtfuna mazhar oldular? Cenâb-ı Hak: - Güzel zan, dünya ve dünya ehlinden kaçıp benimle baş- başa kalmak, bana münâcaat etmekle... Muhakkak bu bir mertebedir. Ona ancak dünya ve dünyâ ehlini terkeden va- rabilir. Dünya zikrinden hiçbir şeyle meşgul olmayan, kal- bini benim için boşaltan, beni bütün halkıma tercih eden bunu elde eder. İşte böyle bir durumda ona şefkat eder, nef- sini boşaltır, benimle onun arasındaki perdeyi kaldırı-rım. Öyle ki, kişi, gözüyle bir şeye baktığı gibi, bana bakar. Her saatta ona kerametimi gösteririm. Onu yüzümün nuruna yaklaştırırım. Hasta düşerse şefkatli annenin evlâdına bak- ması gibi ona bakarım
" Vitam quidem nan adeo ex­ petendam censemus, ut quaque moda trahenda sit. Qu­ isquis es talis, aeque mariere, etiam cum abscoenus vi­ xeris, aut nef andus. Quapropter hac primum quisque in remediis animi sui habeat: ex amnibus banis, quae ha­ mini tribuit natura, nullum melius esse tempestiva mor­ te: idque in ea optimum, quad illam sibi quisque praes­ tare paterit. "* Yine aynı yerde (kit. IJ, bl. 7; cilt I, s. l 25,) der ki: "Ne De um quidem posse omnia. Namque nec si­ bi patest martem cansciscere, si ve/it, quad hamini de- * ["Hayat her ne pahasına olursa olsun uzatılacak kadar arzu/anabilir bir şey değildir. Kim olursanız olun, eninde sonunda öleceksiniz, hatta hayatınız alçakça hareketler ve suçlarla dolu olsa bile. Müşkül vaziyetteki bir ruh için çarelerin en başta geleni tabiatın insana bah­ şettiği saadetler içerisinde ölüm fır satından daha büyüğünün olma­ dığı hissidir; ve onun en iyisi herkesin ondan kendi istediği şekilde yararlana bilmesidir.") 7
Sayfa 79
Nedir bunun NEDENİ?!.
~•~ Neden bugün bir İmam-ı Gazali, bir Muhyiddin-i Arabî çapında bir düşünür, bilgin ve dehadan Arap topraklarında eser yoktur? Neden Mevlânâ, bir Fuzûlî, bir Şeyh Gâlib, bir Nef'î, bir Bâkî çapında olmasa bile onun eteklerine ulaşmış bir şair, bir ruh eğiticisi türk ülkesinde boy göstermemektedir? Hafız'ın, Sâdînin, Attar'ın ülkesi İran'daki bu ölüm sessizliğinin sabebi nedir? Bir İmam-ı Rabbâni yetiştirmiş bir Hindistan, neden bugün en çorak bir ruh iklimi halindedir? Hatta son büyüklük hayalleri gibi görünüp çekilen İkbal'ler, Yahya Kemal'ler ayarında veya onlara yakın düşünür ve şairlerin nesli neden kesilmiştir? ~•~
Sayfa 103Kitabı okudu
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.