Bazen durup durup biryerlerde karşıma çıkıyorsun ey sevgili ve gözlerim kamaşıyor yağmurların iğri iğri yağması gibi oluyor tarifsiz ve nefes kesici. Sen illaki etinle kemiğinle değil bilinmez bitmez esrarlı bir yeraltı kaynağı gibi etrafa dağılan hatırlatıcılarınla dolanıyorsun çevremde Ey Sevgilim.
Hayat masumiyetin hevesinde Günahkar bir rüya idi, Nefes kesici dağlar, Çöller ve kimsesizlik Nihayet alevlendirmişti Ateş ateş karşılıklı hasreti, Aşkın namütenahi seferberliğnde Ön cephe yine boş
Reklam
Yulaf ezmesini karıştırmak, mütevazı bir eylemdir, heyecan verici ya da nefes kesici değildir. Ama aşkın ayaklarının yere basmasını sağlayacak bir ilişkiyi sembolize eder. Sıradan hayatı paylaşma isteğini temsil eder. Daha açık söylemek gerekirse: Romantik olmayan amaçları, hayatını kazanmayı, bir bütçeyle yaşamayı, çöpü dışarıya çıkarmayı, gecenin bir yarısı bebeği doyurmayı. Ayakları yere basmak, değeri, ilişkiyi, güzelliği sıradan ve basit şeylerde bulmak demektir. Kozmik bir dram, eğlence ya da sıradışı bir yoğunluk arzusuyla yanıp tutuşmak değildir. Robert A Johnson
GÖKYÜZÜNÜN İSTEMEDİĞİ SİYAHTAN YANAYIM
İnsanın çocuğu ölünce karşısında, Of, aman, of ... Kelimeler hiç kekeler mi? Zangır zangır perdeler, Ruh göçüp gider, Şu gözyaşlarının derecesi ne kadar sıcak? Bir ilikten, kemikten,
Hayattaki değişimleri ve şansları zarafetle yakalarken, nefes kesici bir şekilde onu örmeyi de bilmelisin.
ormanda bir kuş hızla dönüyordu. aşık oldugumuz zaman yürek denen ormanda ya da orman boşluğunda bir kuş anormal bir hızla döner ve kaçmamız gerektiğini söyler bize çünkü her şey çok fazladır kendi etrafında nefes kesici bir biçimde dönen bir kuş kendini ve etrafındakileri yaralar; tehlikedir onun adı bunun için aşkı hiç kimse insanım kendi arkadaşları bile istemez. kumrular sakindir bir tek. ben kumru degilim. sen de. bunun için birbirimize yaklaşamayız
Reklam
231 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.