"Ey nefsim, titre, kendine bak, kendini gör, kendini bil, kendini anla, kendini tecessüs et. Ancak nefsine müfettiş, nefs-i emmarene mürakıp olmak yüksekliğine çık."
* Şu ara nükseden yazmak iştiyakımı bir nebze olsun dindirmek adına alınmış ani bir kararla bu incelemeyi yazmaya başlamış bulunuyorum... :))
Neden okuduğum onca kitap arasından, uzun bir aradan sonra inceleme yazmaya bu eserle başladığımı soran olmaz da... :) ben kendime sordum ve cevabını da şöyle verdim; Çünkü üstada acayip büyük bir saygı
Merhaba sevgili okurlar, güzel bir niyet ile Ramazan ayını yaşamak üzereyiz. Bir nefs muhasebesi yaparak önce kendimizi yargılamak, Peygamberimiz ne verdiyse onu alıp, neyi yasakladıysa da ondan kaçınarak, dinin özünün "ihlas" olduğunu idrak etmek temennisiyle. Bu gayelerimden biri Ramazan boyunca her gün bir sünnet paylaşıp hayatıma yansıtmaya gayret edeceğim. Hep birlikte inşallah nasipleniriz. Destek vermek isteyen olursa paylaşırsa sevinirim :)
"Öyle bir hayat yaşadı ki, her bir davranışı bütün anlaşmazlıklarımıza hakem.. Hikmet dolu tek bir sözü, bütün çaresizliklerimize çözüm."
1. Sünnet
Peygamber efendimiz buyuruyorlar ki:
"Kim sabaha erdiği zaman: Allah'ım, benimle veya mahlukatından herhangi biriyle hangi nimet sabaha ermişse bu sendendir. Sen birsin, ortağın yoktur, hamdlar sanadır, şükür sanadır derse, o günkü şükür borcunu ödemiştir. Kim de aynı şeyleri akşama erince söylerse o da geceki şükür borcunu eda eder." (Tirmizi)
Der ki ;nefsine zor gelen hakkında hayırlı olandır. Ölçü budur evlatlarım. Bırakın yansın canlarınız ,bırakın nefsiniz kıvransın,bırakın ki malınızla olan imtihanı kazanın . Kendinize zor geleni ,yapacakken içinizden bir sesin size ‘yapma’ dediğini yapın ve bilin ki hayırlı olan işte odur.
Elimden doğruca, güzelce, iyice bir yazı mı çıkıyor? İğreniyorum! Hâlâ bu memlekette doğru, güzel ve iyi olanı savunma gayretimden, bu gayretin boşluğunu anlayamamak enayiliğinden iğreniyorum!
Bir hâdise oldu mu, kurban gidenlerin ailelerine hep aynı şahıslar ve makamlarca çekilen beylik telgraflardan ve üzüntü lâflarından
"Ey nefsim, titre, kendine bak, kendini gör, kendini bil, kendini anla, kendini tecessüs et. Ancak nefsine müfettiş, nefs-i emmarene mürakip olmak yüksekliğine çık."
Üsküdar'da Kaknüs yayınevinde rafları tararken adıyla hemen ilgimi çeken bir kitap oldu. Kitabın bu alanda bir ilk olduğu söyleniyor. Orjinal adı "Shared Sacred Stories" (Paylaşılmış Kutsal Hikâyeler) olup ve Manevi Rehberliğin Kalbi isimli bir konferanstaki sunumlardan oluşuyor. Yani 1 değil 15 yazar var karşımızda; psikiyatr, klinik ve