O kadar çok dünya olmuşuz ki! Gövdemizin tamamı bir çamurda, kendi derdimize öyle saplanmışız ki, ebediyen yaşayacak hissi; ya aldığımız nefes ya da tüm benliğimiz olmuş durumda. Ne şuur ne vicdan ne de basiret adına tek bir şiar taşımıyoruz. İçine saplandığımız çamurun bizi mahva sürüklemesi bir tarafa, sürüklenişin dâhi farkında değiliz. Sanıyorum ki farkındalık bizi zora sokuyor, keyfimize ve nefsimize bir ceset gibi ağır geliyor. Ceset gibi ağır geldiğinin ruh ve yaratılış farkında lâkin ne yazık ki bizler öyle büyük bir dalgınlıkla hayata bakıyoruz ki, gözlerimiz ve akıllarımız umur dışılar. İstifimizi bozmamaya yemin etmiş gibi ve yeminin dâhi farkında olmadığımız günlerin içerisinde bulanık bir su gibi yarını düşünüyoruz. Meçhul yarınları! ...
KİŞİSEL GELİŞİME REDDİYE!
- "Kişisel gelişim sektöründe atılan sloganlara, verilen içi boş mesajlara bakınca insan bir şeyin çok iyi farkına varıyor... Bu sektörde ekmek yiyenlerin tek amacı insanlara eksiklerini, kusurlarını unutturmak olmuş. Yani bir nevi illüzyon yaşatarak mutluluk oyunu oynatmak... O zaman biz de illüzyonun perde arkasına bir bakalım! Slogan 1 -
Reklam
Zina nedir ?
Zina etmek, karşı cinsten biriyle nikâhsız veya haksız olarak cinsel temasta bulunmaktır. Zina âyet ve hadislerde kesin bir şekilde yasaklanmıştır ve haram kılınmıştır. ZİNA NEDİR? ZİNA ÇEŞİTLERİ NELERDİR? Zina etmek, bir kadınla nikâhsız veya haksız olarak cinsel temasta bulunmaktır. Nikahlanmamış kız arkadaşla veya nişanlı ile yapılan cinsel
İnanılmaz bir an…
Depremde ilk yaptığım iş Malatya da düşen binaların yer tespitini yapıp, bizim arama kurtarmacılara haber vermekti. Sabahın ilk ışıkları ile enkazlara ulaşmıştık. Enkazdan gelen sesler halen kulaklarımda. Beni en çok kahreden durum, 25-30 yaş arasında bir gencin enkaz başında hunharca molozları kaldırmaya çalışması, yüzü gözü kan içindeydi. Öyle çaresiz kalmıştı ki tırnakları ile yüzünü deşmişti artık. Ağlamaktan artık gözleri kan çanağına dönmüştü. Ne oldu diye sorduğum da 9 aylık bebeğim, 2 yaşındaki çocuğum ve eşim enkazın altında kaldılar. O an ne diyeceğini bilemiyorsun, zaman istemsiz şekilde duruyor, uzun uzun boşluğa dalıyorsun, yüreğinde tarifsiz bir sızı başlıyor tüm vücudunu sarana kadar yayılıyor, aldığın nefes bile o kadar ağır geliyor ki tarifsiz… Birçok şey gördüm ama o adamın çaresizliği, acısı, içindeki ruh hali kadar beni etkilememişti. Belki de depremin ilk dakikaları en ağır sahne ile karşılaştığım için ondan sonrakiler bu denli ağır bir duygu hali bırakmadı bende…
YOKSULLUKTAN ANNESİNİN AYAKKABILARINI GİYEN ÇOCUK: CHARLIE CHAPLIN – SUNAY AKIN Mevsimin ilk kar taneleri Londra köprüsünün kulelerinde birikirken, Oakley Sokağı’ndaki tek odalı bir evde iki erkek çocuk, kırmızı kadife ceketini terzi makasıyla kesen annelerini seyretmektedir. Kadının, büyük oğlu Sydney’e ceketini bozarak diktiği palto ortaya
Dünyaya bir daha gelecek olursam eğer, lütfen, bu sefer de imtihanım ailem olmasın. Yaşadığım bu korkunç hayatın sorumlusu onlar çünkü. O kadar çok şeyi düşünüyorum ki... Geçmişi, şu anı, geleceği... Hepsinde de, yaşadığım (ve yaşayacağım) o korkunç günlerimin içinde ailemin izi var ve ne yazık ki hep var olmaya devam edecek. Hapishanedeki
Reklam
107 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.