🎬:Forrest Gump
Bu filmi uzun zamandır izlenecekler listeme eklememe rağmen bir türlü izleyememiştim. Ama izlediğimde gerçekten bir sürü duyguyu aynı anda hissettiğim, biraz üzüldüğüm, biraz güldüğüm iyi ki izledim dediğim bir film oldu. Hayata 1-0 geriden başlayan insanların karşılaştığı önyargıları, ama şans verilirse o insanların normal insanlardan bir farkı olmadığını görüyoruz. İnsanları engeli var diye küçük görmek, toplumdan soyutlaştırmak bana hiç doğru gelmiyor. Halbuki hepimiz insanız. Normal olmak nedir, kriterleri ne ve kim yargılıyor bu durumu? İnanın engeli olan insanlar normal dediğimiz insanlardan çok daha anlayışlı, bilgili, donanımlı olabiliyor. Yaşamınız boyunca bir insanı hayatınıza alırken kalbine bakın derim. Eğer o insanın içi güzelse, inanın gerisinin bir önemi yok. Engeli varmış, yokmuş ya da başka bir durum varmış hiç önemli değil. Hepimiz önyargılarımızı kırarsak dünyayı daha güzel bir hale getirebiliriz.
Filmin konusu: Doğuştan zeka seviyesinde gerilik olan Forrest Gump, en büyük destekçisi olan annesi sayesinde "normal öğrencilerin" gittiği okula gitmeye başlıyor.(Onun en büyük şansı ona inanmaktan vazgeçmeyen bir anneye sahip olması bence) Karşılaştığı önyargılar onu zorlasa da tek arkadaşı Jenny'le orada tanışacaktır. Açıkcası Jenny karakterine çok kızdığım anlar oldu. Forrest'ın tek arkadaşı olsa da aldığı yanlış kararlar, onu yanlış bir yola sürükleyecektir. İlerleyen zamanlarda askere gitmesiyle orada tanıştığı kişilerle çok daha donanımlı biri olacak olan Forrest'ı değişik günler beklemektedir.
"Hep aynı saatte gelsen daha iyi olur," dedi tilki, "sözgelimi öğleden sonra saat dörtte gelecek olsan ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. Her geçen dakika mutluluğum artar. Saat dört dedi mi meraktan yerimde duramaz olurum. Mutluluğumun armağanını veririm sana."
Demiştin ki:
"Günde tam kırk dört tane günbatımı gördüğüm olmuştur."
Sonra da eklemiştin:
"Biliyor musun, insan üzgün olunca günbatımının tadına daha iyi varıyor."
"Demek sen kırk dört günbatımı izlediğin gün pek üzgündün?"
Küçük Prens karşılık vermedi.
Bu kitabı her yıl tekrar okurum ve her defa da başka bir anlam çıkarırım. Büyük küçük farketmeksizin bu kitabın herkese bir şey katacağına eminim. Küçüklerin hayal dünyasının ne kadar büyük ve güzel olduğunu ama maalesef büyüklerin bu dünyayı kararttığını anlatmak istiyor kitap aslında. Matematikle veya coğrafyayla uğraşmak varken resimle uğraşmak
"...Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir."
"... Aslına bakarsan hâlâ anlayamadığım şey, insanın tehlikesini bilerek bir suçu işledikten sonra itiraf etme cesaretini bulamayışıdır. İtirafı engelleyen bu basit korkuyu her türlü suçtan daha zavallıca buluyorum."
Baş karakterimiz Irene, maddi sıkıntısı olmayan, evli ve iki çocuğu olan bir kadındır. Kocası Fritz ise bir avukattır. Kocası ve çocuklarıyla yakından bir ilişkisi olmayan Irene, genelde zamanını alışverişe veya davetlere giderek değerlendirir. Bir gün katıldığı bir davette bir piyanistle tanışır. Aralarındaki ilişki zamanla ilerler ve sevgili
🎬: Stajyer
Başrollerinde Robert De Niro ve Anne Hathaway'in oynadığı Stajyer, 2015 yapımı komedi/dram filmidir. Eşini kaybeden Ben Whittaker (Robert De Niro) bir şirkette yaşlı stajyer kontejanı açılınca başvuruluyor ve stajyer olarak Jules Ostin'in (Anne Hathaway) yanında stajyer olarak çalışmaya başlıyor. Başlarda birçok önyargıyla karşılaşsa da zamanla birbirlerine alışan iki taraf keyifli bir komedi filmine bizi ortak ediyorlar. İş dünyasında yaşanan olaylar çerçevesinde ve Ben'in Anne'nin hayatına girmesiyle öğrendiği bazı gerçekler onu bir çıkmaza sürüklüyor.
İzlerken aşırı zevk aldığım, film süresince hep gülümseyerek izlediğim bu filme puanım kesinlikle 10/10! Robert De Niro'nun filmlerini çok severim ama bu filmi geç izlediğim için üzgünüm açıkcası. Film boyunca Robert De Niro'nun yer yer akıl hocalığı yapması ve nerdeyse kurduğu her cümlenin özlü söz niteliğinde olması çok güzeldi. Şu pandemi günlerinde içinizi ısıtacak bir film olan Stajyer'i herkese öneririm.
"... Bir kitabı okurken ki geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım. "
Kitabın konusu: Rasim'in işsiz olmasıyla, arkadaşı Hamdi ile karşılaştıktan sonra onun iş yerinde çalışmaya başlar. Oda arkadaşı Raif Efendi'nin sessiz, ve her şeye boyun eğen bir karakter olması Rasim'in çok dikkatini çeker ve Raif Efendi'yi daha yakından tanımak ister. Çok konuşkan biri olmayan Raif Efendi, Almanca mütercimidir. Bir gün