Insan psikolojisini, felsefi yaklaşımların ötesine geçirip, somut argümanlarla ele alan ve bilim ışığında düşünce davranış ve ögrenme gibi soyut kavramları nöronlarla somutlaştıran bir eser.
Hayatım boyunca, işlerin nasıl yürüdüğünü bilmek istedim. Çocukken saatleri, radyoları, annemin dikiş makinesini ve ilgimi çeken diğer hünerli aygıtları söküp parçalarına ayırır, içlerinde ne olduğuna bakardım.
Gördüğümüz üzere, beyindeki bir yerden başka bir yere olan bilgi aktarımı, nöronlar arası maddelerle ve onları çevreleyen hücre dışı sıvı arasındaki ince bir dengeye bağlıdır. Eğer hücre dışı (ekstraselüler) sıvısı, çok az bir bir değişime uğrarsa bilgi aktarımı bozulacaktır; bu da beynin işlevinin bozulması demektir.
Kan-beyin bariyerinin mevcudiyeti ise, bu sıvının birleşimini daha rahat kontrol etmeye yarar. Ayrıca yediğimiz çoğu besin de kimyevi bileşenler içerir; bunlar da nöronlar arası bilgi taşınımına aracı olurlar. Kan-beyin bariyeri, bu kimyasalların beyine ulaşmalarını engeller.
Kan-beyin bariyeri, sinir sistemi içinde aynı şekilde yer almaz. Çoğu yerde oldukça geçirgen, başka yerde rahatça geçis yapamayan maddelerin geçmesini sağlayabilirler. Örneğin; Postrema bölgesi beynin kusmayı kontrol eden bir parçasıdır. Kan-beyin bariyeri burada oldukça zayıftır; bu bölgedeki nöronların kandaki toksik maddeleri bulmalarını sağlar. Mideden kan dolaşımına giren bir zehir, böylelikle bu bölgeyi tetikleyerek kusmanın gerçekleşmesini sağlar.
Bipolar nöronlar, somanın farklı yönlerinde olmak üzere bir akson ve bir dendrit ağacına çıkış verir. Bipolar nöronlar, genellikle duyusal nöronlardır ki bu onların dendritlerinin çevrede meydana gelen olayları saptayıp, bu olaylarla ilgili bilgileri merkezi sinir sistemine ilettiklerini gösterir.
Unipolar noronlar bipolar nöronlar gibi duyusal bilgiyi merkezi sinir sistemine taşır. Merkezi sinir sistemi dışındaki dallanmalar (arborizasyonlar) dendritlerde, merkezi sinir sistemi içindeki dallanmalarsa terminal butonlarda biter. Unipolar nöronların çoğunun dendritleri dokunma, ısı değişimi ve deriyi etkileyen diğer duyusal olayları saptar.
1870'te, Alman fizyologlar Gustav Fritsch ve Eduard Hitzig, beyin fizyolojisini anlamada bir araç olarak elektriksel uyarı kullandılar. Köpek beyninin yüzeyine zayıf elektrik akımı uyguladılar ve uyarımın etkilerini gözlemlediler. Beynin belirgin bir bölümünün farklı kısımlarının uyarılmasının, vücudun diğer tarafındaki belirgin kasların kasılmasına neden olduğunu buldular. Biz artık bu bölgeyi, primer motor korteksi olarak tanımlıyoruz ve bu sinir hücrelerinin doğrudan iletişimle kas kasılmalarına neden oldugunu biliyoruz.
Bilimin her birimindeki uygulayıcılar, çalıştıkları olayları açıklamak için daha yalın genelleme için indirgeme yaparlar. Davranış nörobilimcilerinin görevi, davranışı fizyolojik terimlerle açıklamaktır- ancak davranış nörobilimcileri, basit şekilde indirgemeci olamazlar. Davranışları gözlemlemek ve aynı zamanda oluşan fizyolojik olaylarla bağlantısını açıklamak yeterli değildir. Eş davranışlar, farklı sebeplerle oluşabilir ve bu sebepler, farklı fizyolojik mekanizmalarla başlayabilir. Bu yüzden, belirli bir davranışın niçin oluştuğunun fizyolojisini anlamadan önce "psikolojisi"ni anlamalıyız.
Dbt dersi icin kullandigimiz kaynak kitap. Anlasilmasi biraz zor ama beyinle ilgili cogu seyin cevabini iceriginde bulabilirsiniz ki psikoloji zaten beyine dayanir once
" Rene Descartes, hidrolik olarak aktive edilmiş heykelleri temel alan beyin modelini önermişti. Modeli, önemli keşifleri ortaya çıkaran gözlemleri uyarmıştı. Galvani'nin deneylerinin sonuçları, giderek beyin ve duyu organları ve kas arasındaki sinirler tarafından iletilen mesajın doğasının anlaşılmasına yol açtı. Müller'in spesifik sinir enerjileri doktrini, deneysel ablasyon ve elektriksel uyarım yöntemleriyle beynin spesifik kısımlarının çalışılması yolunu hazırladı."