Embriyo gelişimi hakkında bilgi sahibi olmak, belirli do­ğum kusurlarıyla doğan çocuklarda sorunun kökenini araya­cağımız yeri tahmin etmede bize yardımcı olabilir. Örneğin, birinci yay sendromuyla doğan çocukların çeneleri fazla küçük, işlevsiz kulakları da çekiç ve örs kemiğinden yoksun­dur; birinci yaydan gelişmiş olması gereken yapılan eksiktir.
Dişler, memeler, tüyler ve kıllar. Hepsi de, iki deri katmanlarının birbiriyle etkileşimi sonucu gelişmiştir.
Reklam
Burunlarımızda -daha doğrusu, koku alma duyumuzu kont­rol eden DNA’mızda- çok fazla yük taşıyoruz. Beraberimizdeki bu yük, bu hiçbir işe yaramayan yüzlerce koku geni, hayatını büyük oranda koku alma duyusu sayesinde sürdüren memeli atalarımızdan kaldı bize. Aslında, bu karşılaştırmaları biraz daha geriye götürebiliriz. Tekrar tekrar kopyalandıkça asıllarına benzerliklerini kaybeden fotokopiler gibi, kendimizi giderek daha ilkel canlılarla karşılaştırdığımızda, koku genlerimiz de onlarınkiyle benzerliğini giderek kaybeder. Bizim genlerimiz primatlarınkine benzer; diğer memelilerin, sürüngenlerin, amfibyumların, balıkların vb. öteki canlıların genleriyle karşılaştırdığımızda benzerlik giderek azalır. Bu yük, geçmişimizin ses­siz tanığı, burunlarımızın içinde taşıdığımız da hakiki bir hayat ağacıdır.
En uzun hıçkırık 68 yıl sürmüş iğrençç :(
Hıçkırığa yatkınlığımız, geçmişimizin başka bir sonucudur. Burada iki noktanın üzerinde duralım. Birincisi, hıçkırığı başlatan sinirlerde spazma yol açan etkenin ne olduğu, İkincisi de, bu özel "hık” sesini, yani ani soluk alma hareketi ve epiglottisin kapanmasını kontrol eden şeyin ne olduğudur. Sinir spazmı balık geçmişimizin; hıçkırık da, iribaş gibi hayvanlarla ortak geçmişimizin bir sonucudur.
Dişçilik aletleri kullanan bir sihirbaz olan Fred, kendi bloğu içinden tam bir yüzgeç açığa çıkarmıştı. Yüzgeçte doğru yerde, yani önkol kemiklerinin tam ucunda, "o" kemik vardı. Ve o kemik, uca doğru dört kemiğe bağlıydı. Vücudumuzdaki bir parçanın, 375 milyon yıllık bu balığın içinde duran kökenine hayretle bakakalmıştık. Elimizde, bileği olan bir balık vardı.
Sayfa 50 - NTV YayınlarıKitabı okudu
Yeryüzünün 4,5 milyar yıllık tarihini, dünyanın başlangıcını 1 Ocak ve bugünü de 31 Aralık gecesi kabul ederek tek bir yıl ölçeğinde ele alalım. Hazirana kadar sadece, alg, bakteri ya da amip gibi bir hücreli mikroplar vardı. Başı olan ilk hayvan, ancak Ekim’de, ilk insan ise 31 Aralıkta ortaya çıktı. Bugüne kadar yaşayan tüm hayvanlar ve bitkiler gibi biz de, yeryüzündeki bu canlılar partisine son dakikada katılan sürpriz misafirleriz.
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
473 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.