...Başını sallayarak ellerinin iki yana düşmesine izin veriyor. Sesi tiksinir gibi şimdi. "Ama bu? Bu açıklama? Sana nazik davrandığı için mi onu seçtin? Basit bir lütuf sunduğu için, öyle mi?"
Birden sinirleniyorum, hatta öfkeden gözüm dönüyor neredeyse.
Hayatımı yargılama cüretini kendinde bulduğu için bu öfkem; kenara çekilmekle aklı sıra iyilik yaptığını düşündüğü için. "Lütuf değil bana değer veriyor, bende ona!"
Warner hiç etkilenmişe benzemiyor, başını sallıyor yavaşça. "Kendine bir köpek al aşkım, onlar da bu özelliklere sahip oluyorlar."
Şaşkınlık içinde soruyorum. "Ve bana, bunları anlatacak kadar güveniyorsun? Neden benimle sırlarını paylaşıyorsun ki?"
Gözleri derinleşip kararıyor sanki, duvara bakıyor. "Bunu yapma. Cevaplarını bildiğin soruları sorma bana. Sana iki kez kendimi tamamıyla açtım ve bir kurşun yarasıyla kalp kırıklığından başka kazancım olmadı. Bana işkence etme." Gözlerime bakıyor. "Bu çok zalimce, benim için bile."
"Warner..."
"Anlamıyorum!" diyerek patlıyor sonunda, sesi iyice yükseliyor, tükürürcesine bağırıyor. "Kent denen adam senin için ne yapabilirdi ki?"
"Herkesin senin kalpsiz bir cani olduğunu düşünmesine izin verdin," diyorum. "Oysa değilsin."
Kaşları hayretle kalkarken kısa bir kahkaha kopuyor dudaklarından "Haklısın. Galiba sadece normal bir katilim."