İsmini ezberlediğimiz ilk köy romanı Karabibik’i ancak şimdi okuyabildim. Öykü tadında kısa bir roman. Dili biraz ağır gelip şiveli konuşmalar olsa da anlaşılır bir eser oldu. Kitap Kaş’ın Beymelek köyünde kızı Huri’yle yaşayan Karabibik’in köy hayatını, yaşam mücadelesini, Anadolu’yu yansıtarak anlatıyor. Karabibik hastalığı sebebiyle tarlasıyla pek ilgilenemiyor. O yüzden bir çift öküz alarak hayatını rahatlatmak istiyor. Ama öküz alacak parası olmadığından borç almak için şekilden şekile girer.
Kısacık ama güzel bir kitaptı. İyi okumalar.
KarabibikNabizade Nazım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20208,7bin okunma
Doktor Kasım Derman’ın ağzından anlatılan romanımız Kurtuluş Savaşı Dönemlerini anlatsa da dili ağır gelmedi. Kerim Usta Kurtuluş Savaşı sırasında çetecilere katılan bir muhallebicidir. Oğlu Kasım’ı ve eşini İstanbul’a göndererek onların zarar görmesini engellemeye çalışır. Hatta oğlunu eşinin şehit düşen kocasının nüfusunda gösterir. Dükkanını ise arkadaşına teslim edip kendisine bir şey olursa eşi ve çocuğuna sahip çıkıp onlara ulaştırmasını ister. Ki korktuğu başına gelir. Gittikten bir ay sonra şehit düştüğü haberi gelir. Kasım babasının vasiyeti üzerine tüm hayatını doktor olmaya adar ve başarır. Amerika’da eğitimini tamamlayıp ülkesine faydalı, başarılı bir doktor olarak döner. Kısa kısa aşk hikayelerine değinir, başından geçen olaylardan, anılarından bahsederken sen de onunla yaşıyor gibi hissediyorsun romanda.
Halide Edip’in okuduğum ilk eseri ve beğendim. Herkese iyi okumalar…
Yazar ve kitap hakkında pek bilgim olmadan okumaya başladım. Kitap 80li yıllardaki aşkları, siyasi olayları, toplumsal yaşantıları konu alan on altı öyküden oluşuyor. Sohbet havasında anı defteri okurcasına bir üslupla okuyorsunuz. Akıcı bir kitaptı. Herkese iyi okumalar…
Ahh Marten Eden …
Marten kendi hallerinde yirmili yaşlarda denizcilikle uğraşan bir delikanlı olarak karşımıza çıkıyor. Marten’in hikayesi burjuvazi Ruth ve ailesiyle tanışınca başlıyor. Ruth’u görür görmez uğruna her şeyini verebilecek kadar aşık olduğunu hissediyor. İlk zamanlar Ruth arkadaş gibi görse de ilerleyen zamanlarda o da Marten’e
Kitabımız iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde öyküler isimlendirilmemiş ve 5 öyküden oluşuyor. Öykülerin dili bana göre ağır olsa da yazıldığı dönemi düşününce bir şey diyemiyorum. 1930lu yıllarda Servet-i Fünun döneminde gazetede yayınlanmış. Öykülerde o döneme ait içki, kadınlar, sarhoşluk, uyuşturucu gibi konular üzerinde duruluyor. İkinci bölüm adlandırılmış 6 öyküden oluşuyor. Dili ilk bölüme nazaran daha sade. Galiba en sevdiğim öykü "konserve kutusu" oldu.
Herkese iyi okumalar...