Yerküre dediğimiz bu geçici ikametgâhı derin bir hüzne kapılmadan seyretmek acaba mümkün mü? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Temiz bir inancın pek güzel cevap verdiği bu soruya akıl ve fen cevap vermiyordu. Bir kere daha doğaya baktım. Bu defaki bakışımın önünde güzellikler kayboldu. Işık söndü, her tarafı karanlık kapladı. Sanki gerçek, olanca dehşetiyle gözlerime göründü: İnsan gözünü okşayan çimenlerdeki yeşillikler, latif çiçeklerdeki güzellikler; sadece ışık oyunu! Mini mini kuşların cıvıltısı; hava titreşimi! Âlemleri kaplayan bu ışık; esîr dalgalanması! Kısacası hepsi bir zorunluluğa, bir emre, bir kanuna esir! Güya karşımda Buda Gotama Sakyamuni belirdi. Hazin tebessümü, sararmış çehresiyle "Hiç! Hiç! Hiç!" diyordu.
"Sende bilmiyorsun işte kim olduğunu.Hiçbirimiz bilmiyoruz.Kimiz biz? Neden buradayız? Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Hiçbirimiz hiçbir şey bilmiyoruz"
Yerküre dediğimiz bu geçici ikametgâhı derin bir hüzne kapılmadan seyretmek acaba mümkün mü? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Temiz bir inancın pek güzel cevap verdiği bu soruya akıl ve fen cevap vermiyordu.
Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Bir akîde-i sâfiyenin pek güzel cevap verdiği bu suale akıl ve fen cevap ver[e] miyordu. Bir kere daha tabiata baktım.
Sen de bilmiyorsun işte kim olduğunu. Hiçbirimiz bilmiyoruz. Kimiz biz? Neden buradayız? Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Hiçbirimiz hiçbir şey bilmiyoruz.
Sen de bilmiyorsun işte kim olduğu-nu. Hiçbirimiz bilmiyoruz. Kimiz biz? Neden buradayız? Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Hiçbirimiz hiçbir şey bilmiyoruz.
İnsanın hürriyeti, nihai olarak, cinsellik alanında kendisini izhar eder. Cinsellik ve cinsel alanda ölçüsüzlük modern dünyanın putu hâline gelmiştir. Hâlbuki Müslümanlık söz konusu olduğunda, yeryüzünü imar etmek, burada bir "umran" oluşturmak, İnsanın buradaki varlığının gayesi ve bunu gerçekleştirirken ölçülü olmak, takdir ve kadere riayet etmek, bu çerçevede ilahî hidayete bağlı olmak, Müslümanlığın en genel ifadelerle ifadesi demektir. Evlilik, siyaset, ticaret hepsi, ölçülere riayet edildiğinde, ubudiyeti gerçekleştirmenin muhtelif ve birbirine denk yolları olarak tanınmış ve tanıtılmıştır. Bunları itidal içinde yapabilmek, İnsanın yeryüzündeki varoluş gayesini ifade eder.
“Yeryüzü dediğimiz, bu muhteşem evi derin bir üzüntüye kapılmayarak, seyretmek acaba mümkün mü? Nereden geldik ? Nereye gidiyoruz? Saf bir inancın cevap verdiği bu soruya akıl ve bilim cevap veremiyordu.”
"Yaa," diyor, "sen de bilmiyorsun işte kim olduğunu. Hiçbirimiz bilmiyoruz. Kimiz biz? Neden buradayız? Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Hiçbirimiz hiçbir şey bilmiyoruz."
Sonra yerden toplayıp içtiği izmaritten bir nefes çekiyor.
"Kimsek kimiz. Kime ne birader," diyerek tok tok gülüyor.
Kalbin dehlizine doğru bir yol gidiyor. Serhenk açıyor karanlık önünde bir ışık. İşte buldum seni. Sen misin Süveyda? Bu kadar çirkin beklemiyordum doğrusu.
Sinirli çatık kaşlı alnı kırışık ihtiyar karı. Seni kurtarmaya geldik uzat ellerini. Mezzo soprano ses telleri bagirmadan konuşmuyor. Sermest kafalı elinde asası dövecek gibi duruyor. Karnı da