Kartallar uçar mı bir harâbeden
Köprülerden benim yârim geçer mi
Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem
Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları
Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum
Avuçlayıp öpüyorum kumları
Bir karadelikten bakarken hayat
Meydan okuyanlar kim bu serâba
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar ceylan koşması
Sen nasıl bu kadar yollar
Kartallar uçar mı bir harâbeden
Köprülerden benim yarim geçer mi
Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem
Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları
Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum
Avuçlayıp öpüyorum kumları
Bir kara delikten bakarken hayat
Meydan okuyanlar kim bu serâba
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar ceylan koşması
Sen nasıl bu kadar yollar
youtu.be/e9LO0LWGvX4
Eksilmesin dudağından gülüşün, eksilse yaşamından güneş.
Yüzün kararmasın gecede, gülümse düşlerinde yine.
Nereye uçar turnalar, nereye gider gökyüzü
Alıp kanatlarına umutlarını geçmişin?
Sen yıkıldın altında göğün, yandın küçük bir pervane gibi.
Ah, küçük bir pervane gibi.
Kim götürdü bakışından ışığı, kim aldı gözlerinden onu?
Kadehlerden yüreğine boşalan acı bir umutsuzluk, o mu?
Kime söyledin derdini, kimi sevdin gizli gizli?
Kimler uyandırdı içindeki kötü kırık türküleri?
Ölenlerin adını unutma; türkülerin, meydanların.
Ah, bırakmasın onlar seni.
Ne de çabuk yıktın kendini sarıldın yalanlara, boşluğa.
Hey! Bak işçi tulumu giymiş umut!
İsterse uçsun turnalar, isterse gitsin gökyüzü
Alıp kanatlarına bulutlarını rüzgarın.
Kartallar uçar mı bir harâbeden
Köprülerden benim yarim geçer mi
Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem
Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları
Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum
Avuçlayıp öpüyorum kumları
Bir kara delikten bakarken hayat
Meydan okuyanlar kim bu serâba
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar ceylan koşması
Sen nasıl bu kadar yollar