NEŞELİ YALNIZLIĞIN LODOSU... Rüzgâr kötüleyicisi değilim ama hava lodosluyken, o rüzgâr bazen, aniden durup da kesilir ya; o andaki rüzgarsızlığa bayılırım: Önüne sanki bir koridor açılır da bir kanyonun en kuytu yerine girmişsin gibi bir şeyler olur. Kış güneşi, gözüne yaz güneşi gibi görünür. Hava yeniden esmeye başlayınca, ciğerlerinin en
Neşeli Yalnızlığın Lodosu
Kahvaltının yavaş edilenine günaydın. Avuç içleri rozmarin kokan kadınlara, fırından taze ekmeği kapıp gelen çocuklara, her gün aynı saatte aynı yerde oltasına yem bağlayan adamlara... Günaydın. Islak beton kokusundan dahi mutluluk sebebi çıkartabilenlere günaydın. Boynundaki zili çıngır çıngır çalan kar beyazı av köpeğine, dalgaların üstünden gümüş zırhlı ordular gibi uçup giden kefal sürüsüne... Günaydın. Şu çakır gözlü kediye, kekik yiyen beyaz boynuzlu keçiye, iskeleye ilişen mavi yengece günaydın. Yunus görünce bas bas bağıran heyecanlı tiplere günaydın. Motorları durdurup küreklere asılanlara, bir kayanın yosunlu yamacında keyfine bakan istiridyeye, Ege şivesiyle “Seni seviyom” diyen sevgililere günaydın. Bu dünyaya nefes aldıran herkese ve her şeye, hatta geceye bile... E bir de “yaz gelsin”cilere... Neşeli yalnızlığın lodosundan günaydın.
Sayfa 90 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Resim