Kerbela matemi
… ba'zı kimseler: "Efendim Islâm'da mâtem yokdur" derler. Hattâ bunlar daha da ileri giderek: Bir mü'min-i hakîkîyi; cânından fazla sevdiği Peygamberinin, o mü'minin nazarında her şeysi olan Sultânü'l-Enbiyâ'nın cüz'-i pâkinin cüz'ü olan zevât-ı âliyenin parçalandığı gün biraz mahzun görseler: "Efendi, sen firak-ı dâlleden misin? Neye neş'esiz duruyorsun? Islâmda mâtem yokdur" derler. Anlamadık ya'ni? İslâmda mâtem yok ise, rikkat de mi yok? Hâşa bu din, kazık gibi bir din midir? Bil'akis Islâm, nezâket, nezâhet, sadâkat, merhamet, rahmet dînidir. Yanındaki komşusundan biri âhiret yolcusu olur da, o gün edeben, zevkının, keyfinin bir kısmını ta'til edersin.. Yâ İslâm'ın büyüklerine isâbet eden belâ'da, kazık gibi durmak şeâir-i dîniyyeden mi sayılır?
bu öksüz beldenin şekilsiz, mânasız, neş'esiz yollarında dolaşan san'at iradesi varsa eminim ki şöyle hıçkırır: "utandım ağlayarak, ağladım utanmıyarak!.."
Sayfa 43 - 29 mayıs 1956
Reklam
Atik Valdeden İnen Sokakta
İftardan önce gittim Atik-Valde semtine, Kaç def'a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine, Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti Bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti; Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler, Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer; Bakkalda bekleşen fıkarâ kızcağızları Az çok yakından sezdiriyor top ve iftarı. Meydanda kimse
İyi geceler! Tabi eğer böyle bir şey mümkünse..
Akşam olunca bu zavallı genç dünden biraz daha neş'esiz, hayattan bir parça daha bedbin olarak yatağa yatar.
bu öksüz beldenin şekilsiz, mânasız, neş'esiz yollarında dolaşan san'at iradesi varsa eminim ki şöyle hıçkırır: "utandım ağlayarak, ağladım utanmıyarak!.."
Bugün şehirciliğin katledildiği şehir İstanbul'dur. Bu öksüz beldenin şekilsiz, mânasız, neş'esiz yollarında dolaşan san'at iradesi varsa eminim ki şöyle hıçkırır: Utandım ağlayarak, ağladım utanmıyarak!...
Reklam
Hatırla gelen düşünce Allah'tan/melekten mi şeytandan mı ?
Hatıra gelen hayırlı düşüncenin, şeytanın bir taktiği olup olmadığının anlaşılması hususuna gelince: a) Nefse bakılır. Eğer nefs bu düşünce zuhur ettiği anda sevincle hemen onu yapmak istiyor, sonunu hiç düşünmüyorsa şeytandandır. b) Eğer nefs neş'esiz, isteksiz, korkulu ve sonunu düşünme yoluna gidiyorsa Allah'dan veya melektendir. Kanâatimce insanın yaptığı veya yapacağı bir işin hayırlı olup olmadığını düşünmeden neş'elenmesi hafiflik ve basiretsizliktir.
Atik-Valde'den İnen Sokakta
Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri, Bir nurlu neş'e kapladı kerpiçten evleri. Yâ Rab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz! Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz. Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı Hadsiz yaşattı rûhuma bir gurbet akşamı.
Atik-Valde'den İnen Sokakta
Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri, Bir nurlu neş'e kapladı kerpiçten evleri. Yâ Rab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz! Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz. Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı Hadsiz yaşattı rûhuma bir gurbet akşamı. Bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime: Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime: "Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür; Mâdem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür."
“ Cennetse o neş’ esiz melekler SAN her biri ol periyi bekler . “
Sayfa 50
Reklam
NEŞ'ESİZ
Ben ağlıyorum, gülen hayatın Bir gölgesidir yüzümde gümrâh(yolunu şaşırmış). "Ben ağlıyorum fakat yüzümde yolunu şaşırmış hayat gölgesi gülüşü var. "
Sayfa 467 - Akçağ YayınlarıKitabı okudu
Orta Çağ Yunanlılarının ölüm hakkındaki görüşlerinin pek kötümser olduğunu yukarıda söylemiştir. Fakat bu görüş 7 nci yüzyıldan başlayarak yavaş yavaş değişmiştir. Odisseia'nın bu döneme ait oldukları anlaşılan bazı parçalarında ölülerin maddi bir varlık olmadığı, bunların kendi öz varlıklarına egemen olduğu, ölüm diyarında da dünya yüzündeki sosyal mevkilerini, sevgi ve ihtiraslarını hatırladıkları ve bundan ötürü neş'esiz olarak dalaştıkları ileri sürülmektedir. Fakat endividüalizmin güç kazandığı bu dönemde ölüm sonrasına ait bu silik görüşler insanları tatmin etmemeye başlıyor. Halk arasında pek eski zamanlardan beri var olduğu anlaşılan ölülerin şekil değiştirmek suretiyle başka bir dünyada ömürlerini sürdürdüğü inancı Yunanistan'da da günden güne kuvvetleniyor, fakat İyonya'ya pek fazla nüfuz etmiyor. Buna kanıt olarak Yunanistan'da ölüler için yapılan tantanalı cenaze törenler, özenle inşa edilen mezarlar, bunların üzerinde duran ve ölünün adını ve resmini taşıyan mezar taşları gösterilebilir. Mesela Sparta'da mezar stellerinde ölü yemeklerle dolu bir masanın önünde ve ekser hallerde bir kline'nin üzerinde yatar durumda gösterilmekte yalnız savaşta ölenlerin adları steller üzerine yazılmaktadır.
Sayfa 228Kitabı okudu
Ardahanda biz
Ömrümün neş'esiz geçti baharı, Neyleyim baharı gülsüz olunca? Bir tutsam gerektir yâr u ağyârı, Gurbet ellerinde öksüz olunca.
Moda hep var demekki :)
Şâir Hüsnî'nin (v.1894) bir gazeli; Şîvesiz yâr ile ülfetde letâfet göremem Neş'esiz bezm-i mahabbetde halâvet göremem Sûretâ yâr görünen ma'nîde ağyârdır hep Her görüşdüğüm ehibbâda sadâkat göremem Modaya mâ'il olan kimse sayılmaz âkil Dâ'imâ şık gezen âdemde fetânet göremem
Diyor şair
Ağlasam Sesimi duyar mısın Diyor şair Anlatamıyorum Kelimelerim Kifayetsiz Bir hayat ki Tatsız Tuzsuz İsteksiz Neş'esiz Biliyorum Artık defteler Sağır Lâl Şiirsiz ... KK
Kemal Kartal
Kemal Kartal