Gölgelerin 'düşü' adına! Yol biter ama yolculuk asla bitmez...
Şubat 2019... İstanbul bembayaz bir kar örtüsünün altında dinleniyor... Bugün çok daha az kişi ayak basıyor sokaklara, kaldırımlara... Daha az araba geçiyor, daha az korna çalıyor caddelerde... Bir Pazar günü... Dışarıdaki beyaz örtüyü üzerime çekip şehir gibi dingin, sessiz sedasız yaşamak istiyorum bugünü... Böyle bir günde yapılacak iki güzel
“Derste benim bebelere İslam Felsefesi anlatıyorum.Konu Batınilere geldi.Batın ne demek onu anlatmak lazım önce.İç dedim,karın dedim,örtük vs. dedim ama bir şey eksik.Hızır gibi yetişti Neşet Baba; "Batınım sen oldun zahirim sensin" der babamız çocuklar dedim, taşlar yerine oturdu.”
YAZIMI KIŞA ÇEVİRDİN
Neşet Ertaş'ın aşık olduğu Leyla, Muharrem Ertaş'ın sahne aldığı gazinoda çalışıyordu.Babasını dinlemeye giden Neşet Ertaş,bir gün gazino kapısında Leyla'ya denk gelir ve o gece ustayı uyku tutmaz.Gönlüne bir yıldırım gibi düşen Leyla’yı görmek için her gün gazinoya gitmeye başlar.
Leyla’yı her gördüğünde
Aziz Nesin'le viski masasında gülmekten boğulacak gibi olmuşlardır...
Merhaba. Ferhanca ile: Merhabalardan bir demet. Yine bir Ferhan Şensoy kitabı incelemesi ve yine Kitaphan... Spoi ve Gilleri hafiften ıslık çalıyor.
Derdi halk olan, kaleminin şarjörü bilgi, iğne, tecrübe dolu, daha şimdiden birkaç şiiri şarkı olmuş şair, nevi şahsına münhasır 4. kavuklu, bir aydın, oyunları yurtdışında oynanan bir yazarın
Ben sustukça Mozart, Bach, Chopin konuşuyor. Bana iyi geliyorlar mu muamma... Onların peşinden elimden tutuyor Neşet Baba. Hadi oğlum diyor. Oralarda kimse senin dilini anlamaz, buraya gel, gönül dağına davet ediyor.