Soruyorlar ya Neşet Baba'ya ,Gönül Dağı'nı anlatsanız diye...
"Bir 'dağ' var, bir de 'dağ ' var. Demiri kızdırırlar da derinin üstüne basarlar ya,işte o da 'dağ'dır.Gönül de öyle dağlanıyor."
Çırpınıp içinde döndüğüm dünya, Şairin geçmiş yıllarda, çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanan şiir ve deneme yazılarından oluşan ince ama dolu dolu bir kitap.
Yazdığı dizelerle, bakış açısıyla, anlam dolu cümleleriyle, yine yeniden taht kurdu kalbime Canım Şairim..
Kişisel, toplumsal birçok yaradan tutun da ülke sorunlarına, insani bir çok duyguya, Ömür hanım dediği Haticesine, Neşet baba'ya, Şiir ve şiirin inceliğine, insan belleğine, Haydar ergülenle olan dostluğuna ve şiirlerine, Fazıl hüsnü Dağlarca şiirine verdiği kıymete, Küçük İskender ile olan anısına kadar farklı bir çok konuya dair yazmış, ne de iyi etmiş.
Okumaktan yine çok keyif aldım, zaten söz konusu Şükrü Erbaş ise aksini düşünemiyorum.
Tavsiye ederim.
Memleketimin havaları... Chopin, Schubert de dinlerim, Neşet Ertaş da Orhan baba da Harmandalı da...
kitap okurken iyi oluyor, tavsiye ediyorum:
youtu.be/jkgTIcDCi3o
Kavmi içerisinden ileri gelen kâfir olmuş kimseler dedi ki: “(Atalarının dinini bıraktığın için) gerçekten biz seni elbette bir anlayış kıtlığı içinde görmekteyiz ve muhakkak biz seni (peygamberlik iddianda) elbette yalancılardan sanmaktayız.”
Hûd (Aleyhisselâm)ın, kavmiyle olan kardeşliği dinî yönden olmayıp nesep itibarıyladır. Nûh (Aleyhisselâm)ın oğlu Sâm ile arasında iki baba bulunan Hûd (Aleyhisselâm) Yemen’de bulunan Ahkâf adındaki kum tepelerine yerleşmiş olan Âd kavmine gönderilmişti. Onlar eşi benzeri yaratılmamış bir güce ve yapıya sahiptiler. Kavminin eşrâfı içerisinde Mersid ibni Sa`d gibi müminler bulunduğu için Allâh-u Te`âlâ burada bir ayrım gözeterek, kâfir olan toplumun sözünden bahsetmiştir. Nûh (Aleyhisselâm)ın kavminin eşrâfı içerisinde ise hiçbir mümin bulunmadığı için altmışıncı âyet-i kerîmede, kâfir kaydı koymaksızın ulu kişilerin hepsinin inkâr sözünde birleştiklerini ifâde etmiştir.