Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
HELALLİK İSTEYENİN TÜRKÜSÜ;
"Ruhum arşıâlâya yükselip dünyayı bir yutkunma gibi arkamda bıraktığımda, anımsamanın o soğuk teneşir taşına yatırıldığımda, çenem bağlanıp sonsuza kadar suskunluğa emanet edildiğimde, önümde el pençe divan durulup helallik istendiğinde, kazma kürek sesleri hızla o kara toprağa değdiğinde, taşlarım oradan oraya yuvarlandığında, eski bir
HELALLİK İSTEYENİN TÜRKÜSÜ;
"Ruhum arşıâlâya yükselip dünyayı bir yutkunma gibi arkam- da bıraktığımda, anımsamanın o soğuk teneşir taşına yatırıldı- ğımda, çenem bağlanıp sonsuza kadar suskunluğa emanet edil- diğimde, önümde el pençe divan durulup helallik istendiğinde, kazma kürek sesleri hızla o kara toprağa değdiğinde, taşlarım oradan oraya yuvarlandığında, eski bir
Reklam
Dünyada ermiş, bilge, derviş kişilerin dünyalıktan bunaldığında dağlara çıkmasından mülhem Neşet de gönlündeki dağa gider aynı gerekçelerle. Dünya garibin yurdu olmuyorsa o zaman gönülde bir dağ olur ve garip de o dağa sığar ancak. İster bu dünyada ister gönülde olsun fark etmez garipler dağlara sığar. Diğer taraftan gönülde bir dağ oluşturmadan dünyayı ve dünyanın dağlarını aşabilmek imkansızdır. Bu anlamda Neşet Ertaș türküleri aynı zamanda bir insanın nasıl dağlanarak dağlaştığının göstergeleridir. Gönül dağı bir kara sevdanın, yana yana așktan bir dağ olduğunu anlatır. Her türkü aynı zamanda bir dağdır bu yolda, zirvesine çıkılan, eteğine tutunulan, sinesinde barınılan..
Sayfa 183Kitabı okudu
Neşet Ertaş'ın uğultusu
yüce dağ başında kalır figânım oy kalır figânım. koçlar gider, kuşlar gider, gidemem. ayrılık evleri gezer sılada aman sılada. akşamına tuz basılan Ömür duygulu seraba dönen alarga.. tek, aşka yakışan ellerim, kara ellerim; yüzümde çingene bir ayıbı örter içlenme evidir dünya; sair yoksulluk; ekmek! yollarda aç açık kul sınıf hüzün sarnıcıyım elem taşlarına gölge kalksam Erzincan'a falan mı gitsem. n'etsem yurduna sürgün bir Anka. zalimin elinde sarı ve solgun. gecesine sebep bulan ıslak bir ayla; gurbette ölüm yeğindir buğulu bir acıdır kırık nefesim el teyplerinde mahzun kalacak sazım cennetim yok ki benim gülüm içinde
Sayfa 108 - Dara Yayınları | 4. Baskı: Ağustos 2020Kitabı okudu
Çok güzel bir anı...
1965 yılında yine bir konsere gitmişlerdi. Eskişehir'deki konserleri başarıyla tamamlanmış, her iki ozan da otele geçerek konserin organizatörünü beklemeye başlamıştı. Ancak ne gelen vardı ne de giden. Cebinde tek kuruş olmayan Mahzuni, derin derin düşünüp Neşet Ertaş'a, "Ne olacak şimdi, paramızı alamadık. Üstelik cebimde beş kuruş para da yok. Nasıl döneceğiz Ankara'ya?" dedi. Neşet Ertaş güldü. "Ben tedbirli davrandım. Sahneye çıkmadan parayı aldım. 600 liram var. Yarısı senin, yarısı benim gardaş" dedi. Neşet Ertaş dediği gibi de yaptı. Kazancının yarısını yoldaşına verdi.
Sayfa 103Kitabı okudu
Helallik İsteyenin Türküsü
“Ruhum arşıâlâya yükselip dünyayı bir yutkunma gibi arkamda bıraktığımda, anımsamanın o soğuk teneşir taşına yatırıldısımda, çenem bağlanıp sonsuza kadar suskunluğa emanet edildiğimde, önümde el pençe divan durulup helallik istendiğinde, kazma kürek sesleri hızla o hara toprağa değdiğinde, taşlarım oradan oraya yuvarlandığında, eski bir akşamın
Sayfa 115 - İletişim Yayınları
Reklam
Anadolu bozkırı benim için kara gülüşlü hikâyelerdir: kara gülen benzersiz suratlar, vazgeçmenin estetiğinde yaratılan tatlı derin uykular, sulha açılan sonsuz yollar, incelikli zarif kapılar demektir... Kim bilir, hangi derdin içindesindir? Diyelimki artık hiçbir söz seni kesmez olur... Bir de bakarsın... Bir yerde, bir anda, mesela, Neşet Ertaş'ın sesisini duyarsın: "Kalpten kalbe bir yol vardır, görülmez. Gönülden gönüle giden..." İşte o yollardan birinde,avuçlarında tuz, ceplerinde toz ama bakarsın; su gibi dokunur sözün sırrı içine...
Sayfa 309Kitabı okudu