Benim için televizyon izlemek, insanları neden sevmediğim konusunda bir kaynak kitap okumak gibi. Televizyon içimizdeki bütün iğrençliklerin özü. Hayatta zaten kabullenmekte zorlandığımız insana ait özellikler televizyonda göründüğünde doğrudan çarpıcı hale geliyor.
Aklım, hatta duygularım çok meşguldü; gel gelelim, içimde bir başka duygu daha, yaşadığımız bu huzurlu ortamda tatmin olamayan gençlik duygum, bir şeyler yapma arzum da vardı.
Baba,sen gittin, seni tanıyamadım, kendimi yalnız hissediyorum,ben kendimi hep yalnız hissettim,herkesi kendimden uzak tutuyorum çünkü ben de herkes gibi salağın tekiyim. Kimse beni tanımıyor. Korkarım, yaşadığım sürece de tanımayacak.
Örgün eğitimde güzel sanatları yaygınlaştırdığımız takdirde, bizim de, kimi ecnebi romanlarında gördüğümüz türden sofistike canilere kavuşmamız işten değildi.
"Güle rengini veren kandır" derken ne demek istediğini şimdi anlıyordum .
Hayatımızdaki güzelliklerin, felaket addettiğimiz bazı başka şeylerin neticesi olduğunu anlatmaya çalışmıştı