Şüphe yok ki, insan neslinin yarısı olan kadınlar anlaşılmazlarsa da, saygıdeğer okuyucular, söylemek gerekir ki daha akıl sahibi, daha bilge oluyorlar.
… sözün kısası insan yalnız kaldığında, kendisini iyi, hoş hissettiğinde ve de kimsenin onu izlemediğinden emin olduğu zamanlar ayna karşısında neler yapmaz?
Dostoyevski’nin ne yapar biliyor musunuz, karanlığı yığar yığar karşımıza, bir karanlık duvarı örer önümüze, onun işi, hüneri bu, sonra o kurşun geçirmez karanlığın arkasından ışığı daha belirli, daha açık görürüz.
Ne şarlatan, ne mistiktiler, ne dilenciydiler benim insanlarım, onların hepsi işlerinin büyük ustası, ekmeklerini sözleriyle kazanan onurlu kişilerdi. Ve yarı kutsal kişiydiler üstelik de…
Gözlerimizi açamadığımız ışık, bizim için karanlık demektir. Yalnızca uyandığımız günler doğar. Doğacak daha çok gün var. Güneş de sabah yıldızıdır zaten.