Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.13
Nesrin Aykaç
Nesrin Aykaç
@nessryn
Eğitimci, yazar, şair çevirmen.
Eğitim Enstitüsü
İzmir
74 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
MARDİN, AŞİRET, CEMAAT VE DEVLET
Değişim her şeyi değişime zorlar ve değiştikten sonra değişmez bir hal alır.
(Narsaî, Süryani düşünürü, 5 yüzyıl.)
Mardin kitaplara, filmlere, belgesellere sığdırılması oldukça zor olan bir efsane gibidir. İyi bilmek isterseniz, öğrenmek isterseniz her gün okumanız, araştırmanız hattâ çalışmanız gerekir. Mardin
Karşılaştırmalı ingilizce-türkçe gramer kitabı
Bazı insanlar dil öğrenmekte zorluk çekerler. Eğer sizin de böyle bir sorunuz varsa tam size göre yazılmış bir kitap diyebilirim. Karşılaştırmalı ve 3 bir dil destekli olduğu için anlaşılması kolay. Bir başucu kitabı olarak kullanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgileri ile elinizin altında olmalı.
Kadın
ey gözlerinde yakamoz saklayan kadın
kalbinin kıyılarına vuran bu efkar da nedir
yanağından süzülen bir damla su mu
seni deryalara eş eden
E.Gülüş Teke.
Her şiirinde kendimden bir iz bulduğum bir şair tanıdım sonunda. Bazen her dizede bir mola veriyorum , bazen de kendimi akıntıya bırakmış gibi okuyorum peşpeşe.
Duygu seline kaptırıyorum kendimi. Galiba ruh ikizimi buldum.
Şiir kitabı bir kez okunmaz, defalarca okunur. Şiir kitabı bir başucu kitabıdır.
Okuyun, keyfini çıkarın.
Okur Takip Önerileri
dilimin altındaki gömü.
YAKARIŞ
Işıkları yak tanrım
tüm renkler söndü
içimde üşüyor güneş nereye dönsem kendime çarpıyorum
kafesime sığmıyor kanatlarım
ya sök at ya da yeni bir gök bahşet
ışıkları yak Tanrım.
E. Gülüş Teke
Yaşanmışlıkların duyguyla sezgiyle harmanlandığı şiirlerin yazarı Gülüş Teke.
Metafor zengini şiirler insanı bir başka dünyaya sürüklüyor. Akıllarda bıraktığı lezzetin keyfini çıkarmak için peşpeşe okumayın, her şiirden sonra soluklanın. Hatta duygularınıza not düşün. Belki siz de bir şairsiniz ..
Benim notum aşağıda.
Kitap.
Dilimin altındaki gömü;
Sayfa 10, 11, 12, 13,
Dört şiirde çarpıldım
Aklım artık okuma diyor
Tutulduğumu görmüyor musun
bu tadın üstüne okunur mu diyor?
Şiirler mahçup gülümsüyor...
Nesrin Aykaç
Bir şehrin hikayesi.
Mardin'e en güzel anlatanlar şüphesiz Mardin'lilerdir. Bu şehrin artık kuytularında kalmış yakın komşuluk ilişkilerini, esnafları arası dayanışma ve dostluğu, aile içi birlik ve beraberlik ruhunu, farklılığa duyulan saygıyı en güzel anlatan onlardır.
Hele o aile içinde ki küçük büyük herkesin birbirine olan sevgi ve saygısı onlar için o kadar önemlidir ki... Ben de o geleneksel ailelerden birinde yetiştiğim için kitabı keyifle okudum.
Muhittin Güneri'yi Bir zamanlar Mardin sayfasında paylaştığı "Bir şehrin hikayesi" atlı kitabına ait alıntılarla tanıdım. Mardin'i o kadar güzel anlatıyor ki bir an kendimi annemle babamla birlikteymişim gibi hissettim. Kendisine ulaşıp kitabın tamamını okumak istediğimi söyledim. Ne yazık ki kitabın baskısı bitmişti. Yayınevinden araştırıp buldu ve bana gönderdi. Okudukça eski günlere gittim, nostalji dolu anlar yaşadım.
Kitap hazin bir aşk öyküsünün arkasında Mardin'in geçmişten bugüne yaşadığı geleneksel insan ilişkilerini anlatıyor. Anlattığı bir piknik günü, komşularla birlikte kalede yapılan piknik, Berivan çiçekleri unutulmaz. Mardin'i özlediğimi hissediyorum.
Muhittin beyin daha birçok kitabı var, okumanızı tavsiye ediyorum. Yalın bir dille abartısız, doğaçlama anlatıyor. Bir zamanlar Mardin sayfasında ki yazılarını kaçırmayın.
Kitapları; Bir şehrin hikayesi,Yankı Vadisi, Sonbaharda Aşk, Umut yolcuları, Kader Mahkumları, Sitede İsyan.
Olağanüstü bir hayal gücünün ürünü, anlatım da hayal gücü ile uyumlu. Eğer yazılanların bir grafiğini çekmeye kalksak diye düşünüyorum herhalde çok ilginç bir grafik çıkardı. Heyecan arttıkça çizgiler artacak zaman zamanda normal akışına dönecekti.
Bu kitapta neyi çıkarırdın diye bana sorsalar Remziye'nin yürüyüş esprisini derdim.
Bu da çok önemli değil.
Olay zinciri biraz yorsa da ilginç. Böyle kitaplarda bölümler oluşturmak okuyucu için okumayı kolaylaştırıcı unsurlardan biri. Örneğin gerdanlığın her el değiştirişi bir bölüm olabilirdi. Yine cinler savaşı da bölümler halinde daha sadeleştirilerek bölümler oluşturulabilirdi.
En güzel tarafı sonlara doğru üstü kapalı da olsa soykırıma, techire bağlantılar.
Bu anlattıklarım dışında kitapla ilgili daha fazla bir şey söylemek istemiyorum.
Ben inanç dünyam doğrultusunda okuduğumda kitap benim için fiction yani kurgu.
Bir edebiyatçı olarak baktığımda hem bölgenin halkına hitap etmesi yönünden hem de kendi içindeki yaratıcılık ve hayal gücü ile ilgili olarak olumlu puan alır.
Batıdaki Kutsal kase, Tapınak şövalyeleri gibi çok satan kitapları anımsatıyor.
Karar.
KARAR.
"Aslında aramak güzel bir şey çoğu zaman aradığımız şeyleri bulamasak da! Kendimi aradığım zamanlar da oldu. Sonra hayata karışıp dostluklar aradım. Define aradım. Aslında hayatım hep bir şeyler arayarak geçti. Şimdi buradayım? yine bir şeyler arıyorum ama ne aradığımı bende bilmiyorum."
Orhan Aksoy.
Tesadüfen geldiğimiz
Klişe Hayat Hanım.
Ünlü bir yazarın kitabını okuduğunuzda ister istemez büyük beklentiye giriyorsunuz. Alıştığınız bir dil, bir üslup giderek yeni bir şeyler bekliyorsunuz.
Yazar Ahmet Altan olunca mutlaka çok iyidir diye düşünerek okudum. Anlatım ve dil olarak tabii ki yazarının alıştığımız özelliklerini taşıyor, üslup olarak da öyle. Fakat konunun sıradanlığı sanki bir Türk filmini beşinci kez izliyor muşsunuz duygusunu bırakıyor. Boşluklar bolca yatak edebiyatı ile sulandırılmış. Zaten klişe bir Türk filmini andırdığı için iyice bıktırıyor.
Sonu başından belli bir kitap.
Yazar kitabın sonunda roman kahramanı üzerinden dediği gibi; "İnsanlar klişlerle yaşayıp, klişelerle acı çekiyorlar, klişelerle ölüyorlardı." Roman da aynı öyle, klişe başladı, klişe bitti.
Benim için zaman kaybıydı.
Beden yazıtları.
Beden yazıtları, dövme.
Dövmenin tarihi Milattan önce 3000'lere uzanır, Antik yunan'a kadar dayanmaktadır. Eski zamanlarda Amerika yerlileri, Japonlar, Hintliler, Afrikadaki bazı kabileler, dövmeyi bir süs olarak yapmışlardır, dövmeler yapıldıkları yörelere göre kültürlere göre değişmiştir, teknik olarak da farklılık göstermiştir.
Ol / An
Keyifle okunan bir kitap, şiirler sade bir dille yazılmış, içinden geldiği gibi, konuşur gibi kısa kısa cümleler öylesine ahenkli, duygusal.Baş ucumda bıraktım kitabı, arasıra tekrar okurum.
Sen ve Ben
neden
gelmişsin ve gideceksek
o yere, o yerden
kendiliğimizden
gideceğiz ve geleceğiz
o yere
yeniden
sen ve ben
yeniden ve yeniden.
Oruç Aruoba.
Perihan Mağden tarzında Bir Yorum.
Tepenot: Bu yorum Perihan Mağden'in dilinden, anlatımından esinlenerek yazılmıştır. Kitabı henüz okumayanlar için açıklamadır....
Tehlikeli temayüller Perihan Mağden'in hayatı meselelerini denemeler şeklinde yazdığı kitabı...
Çok özlemiştim Perihan Madeni, kitap da bipolarik bir zamanıma cuk oturdu, çok keyif
Vedat Türkali'nin "Kayıp Romanlar" adlı kitabı bana çocukluğumda çok sık duyduğum bir deyimi anımsattı. "Laf salatası", çocukluğumda boş konuşmalara atfedilen bir deyimdi. "Kayıp romanları" iki sözcükle anlat deseler en uygun söz. Saçma sapan bir aşk hikayesi içine serpiştirilmiş komünizm, feminizm, ırkçılık hakkında görüşler, bol argo, az saçmalık... Salatanın zeytinyağı olarak daha önce yazılmış roman, "Güven" e göndermeler. Keyiften çok yorgunluk ve sersemlik duydum okurken.
Karakterlerin gerçek kişiler olduğu belli olsa da kitabın okunabilirliğini arttırmıyor. Konuya ne zaman girecek diyerek sıradan olayları okuyarak kitabın ortalarında "Ay ben bunu neden okuyorum ki?" diyorsunuz.
Anlattım bozuklukları Laf salatasına yanlışlıkla katılmış biber gibi keyifsizliğinizi arttırıyor.
Her bölüm sonundla Vedat Türkali'nin Doktor Nahit Kotar olmadığını vurgulayan zorlama bölümler eklense de kitap inandırıcılıktan çok uzak. Sürpriz son bile laf salatasının ağırlığını kurtarmıyor...
Bütünsel bakıldığında anlatılanlar kısmen gerçeklik taşısa da Türkiye'yi tam anlatmıyor. Ülkenin geldiği yaşam düzeyi bu değil. Sınıf atlayanları ile, dönmeleri ile, eski Komünist yeni Kemalistleri ile eski solcuların sosyal durumları da farklı sunulmuştur. Yazara ait bir ifadeyle yorumumu sonlandırıyorum; "Gülünç edebiyat".
Nesrin Aykaç.
Necmettin: Bir Devrimcinin Hatırası Can Şafak'ın yazdığı biyografik bir roman. Bir ay içinde peşpeşe okuduğum dört biyografik kitaptan biri. Diğerleri Komünist - Vedat Türkali, Unutulmaz Bir Atlı- Ayşe Sarısayın , Aşklar ve Arkadaşlıklar- Namık Doymuş ve Necmettin - Can Şafak. İki biyografi ve iki otobiyografi... Dört kitabın ortak özellikleri sol
Komünist Vedat Türkali'nin 2001 yılında yazdığı gençlik dönemini anlattığı otobiyografik kitabı. Öğrencilik yılları, komünizm düşüncesinin ilk kez oluşmaya başladığı zamanlar, ilk TKP çalışmaları, askeri öğretmenlik yılları ve giderek 1951 yılında tutuklanması. Bütün bunların yanısıra komünizme inanmış sol görüşlü yazarlarla olan anıları...
Kitabın en önemli yanı bir zamanlar yönetici kadrolarının korkusu olan komünizmin aslında gayet masum bir aydın hareketi olarak başlaması. Eğer legal bir örgütlenme olsaydı yine bir işçi sınıfı hareketi olmayıp aydın hareketi olarak kalacak sözde demokratik arenada yerini bulacaktı. Yıllarca aydınların korkulu rüyası olan takipler, gözaltına almalar, sürgünler, 141-142 maddelerden yargılanmalar, o günlerde çok sayıda edebiyat eserinin konusu olmuştur. Bugün yine baskı, yine sansür, yine mahkumiyetler maalesef devam ediyor ama en azından komünizm üzerinden değil, ve en azından legal bir TKP partisi de var. Günün suçlama araçları PKK ve Fetö.
Vedat Türkalinin çok gerçekçi, nesnel bir anlatımı kitabın okunmasını kolaylaştırıyor. En etkileyici yanı aradan geçen seksen yıla yakın bir zamana rağmen inandığı ideolojiden vazgeçmemesi. Eski solcuların yeni dönekler olduğu günümüzde böyle birkaç sağlam kişinin olması umut verici. Kitabın son on sayfasında özeleştiri yaparak son sözünü söylüyor yazar.
Vedat Türkali'yi bu kitabı okuduktan sonra daha çok sevdim. Okurken "Bekle bizi İstanbul" şiiri aklımdan çıkmıyordu. Kitabı okuyacaklara önce şiiri bütünüyle okumalarını tavsiye ederim.
"Unutulmaz bir atlı" usta öykü yazarı Erdal Öz'ün yaşam öyküsü, biyografisi.
Dört yüz sayfalık biyografiyi yoğun bir okuma temposu ile dört günde bitirdiğimde kendimi en az kitabı yazmış gibi başarılı hissettim. Kitap sürükleyici, oldukça başarılı da, fakat fazla ayrıntıya gidilmiş, ayrıntılar da ne yazık ki okumayı
