Okumadığım için kendimi ayıpladığım kitaplardan biriydi ve nihayet okuyup bitirmiş oldum. Klasikler bir harika değil mi? Hele de Victor Hugo gibi bir duayenden olunca...Sefil kelimesini ilk kez kullandığı kitabıymış. Sefiller’in karakterleri de buradan türemiş. Kitap ise yazıldığı dönem itibariyle tam bir öncü eser. İdam cezasına karşı çıkan, kaldırılmasını savunan, insanlık için utanılması gereken bir ceza olduğu fikrini göstermek isteyen bir hikaye. Kahramanın ne adı belli, ne de suçu. Sadece bazı bölümlerde ufak tefek ipuçları var ama net bir durum belirtilmemiş. Zaten olay suç değil ceza kısmında gizli. Başta ben de okurken günümüzdeki cani insanları, inanılmaz suçlar işleyip toplum düzenini bozan kişiler için idamı yadırgamazken, kitabı okudukça hak verdim ki bir hayatı sonlandırmak insanoğlunun değil Tanrı’nın işi. Bizim yapmamız gereken durumu iyileştirmeye çalışmak, hayat sonlandırmak yerine suçlunun haklarını kısıtlamak, korkulan durumların ortaya çıkmasını engellemek.
Yazıldığı dönem itibariyle epey ses getirmiş ancak kendi ülkesinde 150 yıl sonra bu cezayı kaldırmayı başarmış. Diğer ülkeleri de etkileyerek öncesinde uygulayan da olmuş. Edebiyatın, sanatın gücünü ve görevini görebiliyor musunuz? Bu yüzden bir toplumun sanatı engellenmiyor, yükseliyorsa orada iyi şeyler oluyordur.
Mutlaka okuyun