Kitabın önsözünde her yazar kendinden bir parça yansıtır,onun hikayesinden esintiler görebilirsiniz gibi bir kısım vardı.Pek üstünde durmamıştım.Kendi gençliğidir herhalde demiştim.Ancak sonrasında okurken kendimi 2012-16 yıllarına, kendi lise günlerime ışınlanmış gibi hissettigim için yazarın biyografisine bakma ihtiyacı hissettim.63 doğumlu olup gençlerin muhabbetlerine bu kadar aşina olması beni çok şaşırttı dogrusu.O dönemin marka furyası,akran zorbalıkları ve popülerlik yarışı gibi birçok şeyi net bir sekilde yansıtmış.Bknz: Karakterimizin yeni iphone çıkmasına ragmen patatese benzeyen blackberrysini kullandığı icin kendini geri kalmıs hissetmesi. Hikayenin bahsettigim yıllar arasında gectigi bariz oldugu icin bahsedilen esin kaynagının lise anılarından çok müzik zevki ve dedesinin anlattığı solculuk anılarına dayandığını düşünüyorum.Özellikle araya sokusturulmuş müzikleri görünce buna daha cok emin oluyorsunuz.Eğreti duruyor.Ne yazık ki dedesinin anıları da öyle.
Evet, okurken eğlendim.Benim icin konfor alanı,bunalımdan uzak daha aydınlık gecen bir lise zamanı gibiydi ama dede kesinlikle başka bir hikayenin kahramanı olmalıydı diye düşünüyorum.Basit Lise aşkını dedeyle anneannenin mücadele dolu iliskisiyle kıyaslaması aynı şekilde gereksizdi.Gayet eglenceli bir gençlik kitabı olabilecekken dede ve mücadelesi önplana çıkarılmasına anlam veremedim.
Kitabın genel akışı Dizüstü edebiyatı serisini anımsatıyor.