Ben bir insanı öldürdüğüm zaman, onu bıçakla değil, gerçekle öldürdüm. Benden korkuyorlar; beni yok etmek için bu yüzden acele ediyorlar. Bıçaktan korkmazlar. Onları korkutan gerçeğimdir. Bu korkutucu gerçek bana büyük bir güç veriyor. Beni ölümden, yaşamdan, açlıktan, çıplaklıktan ya da yılgınlıktan koruyor. Beni hükümdarlarla polisin zalimliğinden koruyan da bu korkutucu gerçektir.
Sayfa 118Kitabı okudu
"Herkes bir gün ölecek Firdevs. Sen de ben de. Önemli olan ölene kadar nasıl yaşayacağımız." "Nasıl yaşayacağız? Yaşam çok zor."
Reklam
Abwhek1ldjudnenjrneko1kdndun22len
Ama tanıdığım erkeklerin hepsi bende tek bir istek uyandırdı: elimi kaldırıp yüzlerine okkalı bir şamar indirmek.
"Kimsenin kölesi olmak istemiyorum." "Birinin kölesi olmayan kimseyi gördün mü? İnsanlar iki çeşittir Firdevs, köleler ve efendiler." "O halde ben köle değil, efendilerden biri olmak istiyorum." "Sen nasıl efendi olabilirsin? Olmayacak şeyi istediğini görmüyor musun?"
Sayfa 109Kitabı okudu
Topunuzun birden suçlu olduğunu söylüyorum. Suçlu olmak için erkek olmak gerekir.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
112 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Ajuez
Ajuez
'in yorumu sayesinde kitabi almak için 15 dakika içinde evden çıktım. Aldığıma da pişman olmadım. Keşke kitaptan daha önce haberdar olsaydım. Coğrafta itibariyle kitabı okurken iliklerime kadar sinir olmam zaten beklediğim bişeydi. Feminist bir tutumum yoktur ve pekte bilgi birikimim olmayan bir konudur. Oynak Frida'yla kıyasladığımızda bu kadın feminizmin direği, kadın özgürleşmesinin simge figürlerinden biri olması gerekirken adını sanını yeni duydum. Bu tarz gerçek yaşam öykülerini çok severim. Bana çok şey katar. Firdevs gibi kadınlara sonsuz saygım var. Kitapta beni en etkileyen sahnelerden biri kardeşlerinin civcivler gibi kenar köselerde büzülüp öldüğünden bahsettiği anlardı. Sevgisizlik, hırpalanmışlık, kimsesizlik ve daha niceleri bahsi geçen coğrafyada meydana gelince haliyle çin işkencesine dönüşüyor. İşte bu yüzden sözde bile olsa Cumhuriyet, demokrasi ve insan haklarının olduğu bir ülkede yaşamak güzel galiba....
Sıfır Noktasındaki Kadın
Sıfır Noktasındaki KadınNevâl El-Seddavi · Metis Yayınları · 201613.6k okunma
Memleketimden İnsan Manzaraları
Daha önce çok defa yaptığım gibi, sokakta yürüyordum. Ama bu kez belirli bir hedefim olmadığı için kendimi farklı hissediyordum. Ayaklarımın beni nereye sürüklediğini hiç bilmiyordum. Sokaklara ilk kez görüyormuşçasına baktım. Gözlerimin önünde yeni bir dünya açılıyordu; benim için daha önceleri varolmayan bir dünya. Belki hep oradaydı, hep varolmuştu, ama ben onu hiç görmemiştim; hep orada olduğunu farketmemiştim. Bütün bu yıllar boyunca nasıl da kör kalmıştım? Sanki kafamda üçüncü bir göz açılmış gibiydi. Sokaklarda insanların, kimi yürüyerek, kimi araba ve otobüslerin içinde, ardı arkası kesilmez bir akışla hareket ettiklerini görüyordum. Hepsinin acelesi vardı, çevrelerine bakmadan hızla gidiyorlardı. Orada tek başına, öylece duran bana kimse aldırış etmiyordu. Bana dikkat etmedikleri için de onları rahat rahat gözleyebiliyordum. Eski püskü giysiler içinde yırtık pabuçlu insanlar yürüyordu. Yüzleri solgun, gözleri donuk, dünyadan elini eteğini çekmiş, yüzleri bariz bir hüzün ve endişeyle dolu insanlardı bunlar. Oysa arabadakilerin geniş, sağlıklı omuzları, dolgun yanakları vardı. Camların ardırdan açıkgöz, kuşkulu, sinsi gözlerle, her an saldırmaya hazır, saldırgan ama buna karşın kölece bir ifadeyle dışarıya bakıyorlardı. Otobüstekilerin yüzlerini, gözlerini seçemiyordum; tüm otobüsü dolduran, merdivenlere, çatıya kadar taşan bu bedenlerin sırtlarıyla başlarını görebilliyordum yalnızca. Otobüs durakta durduğu ya da yavaşladığı zaman terden parlayan sapsarı yüzlerini apaçık bir korkuyu yansıtan dışa uğramış gözlerini bir an yakalayabiliyordum.
"Herkes bir gün ölecek Firdevs. Sen de, ben de. Önemli olan ölene kadar nasıl yaşayacağımız."
Hala anlamayanlar var!
"Yurtseverlik" sözcüğünü her andıklarında, aslında Allah'tan korkmadıklarını, kafalarındaki yurtseverlik kavramının yoksulun, zenginin toprağını, onların kendi topraklarını savunmak için ölmesi gerektiği anlamına geldiğini hemen anlardım, çünkü yoksulun toprağı yoktu.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.