"Spoiler İçerir.. "
Yazarın sözüyle başlamak isterim : Gerçek Bir Kadının Öyküsüdür Bu Kitap ..!
Psikiyatrist olan yazarımız Kanatır Cezaevi'nde bir grup kadın mahkumun kişilik yapıları üzerine bir araştırma yürütmeye başlar . Sonra diğer mahkumlardan ziyade Firdevs adında mısırlı bir kadın mahkum dikkatini çeker . Firdevs 10 gün sonra
Yalnızca makyajım , saçım ve pahalı ayakkabılarım 'üst sınıf 'tı .
Ben , orta okul diplomam ve arzularımla 'orta sınıf'a aittim .
Ailemse 'aşağı tabaka'dandı .
Kız çocuklarından biri öldüğü zaman babam her zamanki gibi yemeğini yer, anneme ayaklarını yıkatır, sonra yatmaya giderdi. Ölen çocuk erkekse babam annemi dövdükten sonra yemeğini yiyip
gene yatağa yollanırdı.
Benim araştırma yapmayı ve okumayı en hevesle yaptığım konular kadınları ve toplumsal cinsiyeti barındırıyor. Bu yüzden bu kitabı da büyük bir iştahla okudum ve benimsedim. Kitabı kapattığımda ateş bastı dört bir yanımı hem sinirden kafayı yiyip hem de kendimi hiç olmadığım kadar onurlu hissediyordum.
Firdevs bendim sanki. Hatta sankisi
Özgürlüğüm onları öfkelendiriyordu. Hala istediğim, hala korktuğum, hala özlediğim bir şey kalmış olması hoşlarına giderdi. O zaman beni bir kez daha köleleştirebilirlerdi.
Türk erkeği için kadın çocukken sürekli söyletilen o mini mini kuş şarkısıdır. Vahim olanı ise kendisini ev kafesine kapatmakta ısrar edenin bu kuş rolünü çok iyi benimseyen mini mini kadınlar olmasıdır. Kuş pencereye konmuştur hemen içeri alınmıştır ve bu "cik cik cik cik ötsün diye" yapılmıştır. Ama bazı kadınlar pır pır ederken
Hiçbir şey istemiyor, hiç bir ummuyordum.Hiçbir şeyden korkmuyordum. Bu yüzden özgürdüm.
Çünkü yaşamımız boyunca bizi köleleştiren isteklerimiz, umutlarımız, korkularımızdır.