Yarınlar bu kadar güzel olsaydı korkacak Nevar dı
Şimdi uzakta olan Nevar' dan ne kaldı hatıranda Güçlü zayıf bütün bağlar kopmuşken aranızda O bir Murre kızıdır; bazen Feyd' de konaklar bazen yakın Hicaz' a Hal böyleyken nasıl bekleyebilirsin kavuşmayı ona.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim ve seni bin yıl daha ayrılıklar içinde sevmek isterdim ama biliyorsun nihayet ben de bir insanım umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor hiç gelmeyeceksin sanıyorum o zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime katran gibi bir yalnızlık sarıyor içimi yalnızlığımdan utanıyorum
Mahallede ki abilerimizden duyduğumda hep, nevar ulan bukadar kederlenecek derdim, amma hakikaten bende başka söz bulamıyorum "Olsun Be Güzelim" demekten başka.
" Ne var ki, bütünü göremeyip sadece bir noktaya odaklandığı için, kendisini odanın içinde tutsak kalmaya mahkûm ediyor. "
Reklam
Bir gün Hasan-ı Basri, Ferezdak ile bir cenaze merasiminde buluşmuşlar. Ferezdak, Hasan-ı Basrî'ye: "Ey Ebû Said! Şimdi halk seninle beni yanyana gördüklerinde ne deler bilir misin? Bu cenazede, insanlann hayırlısı ile şerlisi birleşti, derler" deyince Hasan-ı Basri: "Hayır! Ne, ben insanlar arasında hayır hususunda seçilmiş bir kişiyim ne de sen şer ile mevsufsun. Lâkin (kabri göstererek) bu yer için ne hazırladın?" der Ferezdak, şu cevabı verir: "Altmış senedir Allah'ı tevhid ederek İslâm'da sakalımı ağarttım ondan başka bir şeyim yoktur." Hasan-ı Basrı ile bulundukları cenaze Ferezdak'ın karısı Nevar'ın cenazesidir. Ölümünden sonra biri rüyasında Ferezdak'ı, cennette yüksek bir makamda görmüş ve: "Bu makama nasıl nail oldun?" diye sormuş. Şâir "Mezar başında Hazret-i Hasan-ı Basrî'ye söylediğim sözler sayesindedir." cevabını vermiştir. İyilerle olmanın kazancı çoktur.
Sokrates zamanında Atina'nın demokrasi anlayışı.
Sokrates gerçi açıkça hiçbirini destekle­ miş değildi. O, devletin başına en akıllıların gelmesini istiyor, nerede olursa olsun, yalnız akla uygun olanı arıyordu. Nevar ki, içinde yaşadığı, Atina demokrasisinin akla uymayan tarafları çoktu. Sokrates de aklının dikine gittikçe durmadan düşman kazanıyordu. 400.000 Atmalının 250.000'i hiçbir siyasal hakkı olmayan kölelerdi. Geri kalan 150.000 yurtaş­tan da küçük bir azınlık Büyük Meclis'e girebiliyor, devleti yönetenler yurttaşlar listesinden alfabe sırasına göre seçili­yordu. Böylece her halk çocuğu her an, devleti yöneten 1.000 kişinin arasına girebiliyordu. Ama şu ya da bu değeri, bilgisiyle değil, sadece halk çocuğu olduğu için. Sokrates her­ kesin başa geçme hakkını doğru bulmakla birlikte, başa ge­çenin en değerli yurtaş olmasını istiyor. Bunu istemekle de devleti çoğunluğun değil, seçkin bir azınlığın yönetmesini is­temiş oluyordu ki, bu da bir yandan halk çocuğunun bilgi­ sizliğini yüzüne vurmak, öte yandan kendilerini en değerliazınlık sayan aristokratların ve zenginlerin halk düşmanlığını ister istemez haklı çıkarmak demekti.
Resim