Odamda otururken anemin gelip bana ÇIK ARTIK ŞU ODADAN NEVAR BU ODADA BİZİM YANIMIZA NİYE OTURMUYORSUN adlı şiirini okuduktan sonra yanlarına oturmaya giderim ve herkes telefona bakıyordur bunu yaşayan bir ben miyim;?
Mahallede ki abilerimizden duyduğumda hep, nevar ulan bukadar kederlenecek derdim, amma hakikaten bende başka söz bulamıyorum "Olsun Be Güzelim" demekten başka.
(Çok uzun bir sessizlik)
Ama senin dostların var.
(Uzun bir sessizlik)
Çok dostun var.
Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Karanlık renkli siyahı gördü bir çift âmâ göz.
(Yağmur, renksiz toprağa düşerken yemyeşil bir çürük kokusu yaydı etrafa.)
Koyu şemsiyesini tuttuğu eline paslı metal kokusu sindi. Eskiydi şemsiye. Bir çubuğu kırıktı. Bükük duran kısmı, onu yağmurdan korumak şöyle dursun balık gibi ıslatıyordu. Yüzü kuruydu neyse ki. Makyajı olduğu gibi
🌹İslâm ve Felsefe🌹
📚Hayvanların filozofu eşek Orwell'in Hayvan Çiftliği adlı satirik romanında şöyle konuşur:
«Allah bana sinekleri kovmam için bir kuyruk vermiş» der ve hemen arkasından ekler: fakat ne sinekler olsaydı ne de kuyruğum. Burada hem felsefe ile istihza edilmekte, hem miskin bir ruh hali sergilenmektedir. Ayrıca miskin
Sokrates gerçi açıkça hiçbirini destekle
miş değildi. O, devletin başına en akıllıların gelmesini istiyor, nerede olursa olsun, yalnız akla uygun olanı arıyordu. Nevar ki, içinde yaşadığı, Atina demokrasisinin akla uymayan tarafları çoktu. Sokrates de aklının dikine gittikçe durmadan düşman kazanıyordu. 400.000 Atmalının 250.000'i hiçbir siyasal hakkı olmayan kölelerdi. Geri kalan 150.000 yurtaştan da küçük bir azınlık Büyük Meclis'e girebiliyor, devleti yönetenler yurttaşlar listesinden alfabe sırasına göre seçiliyordu. Böylece her halk çocuğu her an, devleti yöneten 1.000 kişinin arasına girebiliyordu. Ama şu ya da bu değeri, bilgisiyle değil, sadece halk çocuğu olduğu için. Sokrates her
kesin başa geçme hakkını doğru bulmakla birlikte, başa geçenin en değerli yurtaş olmasını istiyor. Bunu istemekle de devleti çoğunluğun değil, seçkin bir azınlığın yönetmesini istemiş oluyordu ki, bu da bir yandan halk çocuğunun bilgi
sizliğini yüzüne vurmak, öte yandan kendilerini en değerliazınlık sayan aristokratların ve zenginlerin halk düşmanlığını ister istemez haklı çıkarmak demekti.
Şimdi uzakta olan Nevar' dan ne kaldı hatıranda
Güçlü zayıf bütün bağlar kopmuşken aranızda
O bir Murre kızıdır; bazen Feyd' de konaklar bazen
yakın Hicaz' a
Hal böyleyken nasıl bekleyebilirsin kavuşmayı ona.
Bir gün Hasan-ı Basri, Ferezdak ile bir cenaze merasiminde buluşmuşlar. Ferezdak, Hasan-ı Basrî'ye: "Ey Ebû Said!
Şimdi halk seninle beni yanyana gördüklerinde ne deler bilir
misin? Bu cenazede, insanlann hayırlısı ile şerlisi birleşti, derler" deyince Hasan-ı Basri: "Hayır! Ne, ben insanlar arasında
hayır hususunda seçilmiş bir kişiyim ne de sen şer ile mevsufsun. Lâkin (kabri göstererek) bu yer için ne hazırladın?" der
Ferezdak, şu cevabı verir: "Altmış senedir Allah'ı tevhid ederek
İslâm'da sakalımı ağarttım ondan başka bir şeyim yoktur."
Hasan-ı Basrı ile bulundukları cenaze Ferezdak'ın karısı
Nevar'ın cenazesidir. Ölümünden sonra biri rüyasında Ferezdak'ı, cennette yüksek bir makamda görmüş ve: "Bu makama
nasıl nail oldun?" diye sormuş. Şâir "Mezar başında Hazret-i
Hasan-ı Basrî'ye söylediğim sözler sayesindedir." cevabını vermiştir.
İyilerle olmanın kazancı çoktur.