Ol serv-i hoş hiramı tenha bulup ne çare Ol bikarar böyle ben şemsar böyle
Mukarrer şair-i şirin-zebanız Nev-iya ancak Bu devr içinde bir şöfret verir Ferhadımız yoktur
Reklam
Senin mahzunun olmak bana şâdân olmadan yegdür Gamınla, ağlamak ellerle handan olmadan yegdür. Senin yüzünden mahzun olmak benim nazarımda mutlu olmadan daha iyidir. Senin gamınla ağlamak, başkalarıyla gülüp söylemekten iyidir.
Dünyanın vefası cefâsına değmez. Sonu hep hazandır. Kimseye muradını vermez. Aşk güneşi gönül goncasını açmadığı müddetçe, kimsenin gülmesi mümkün değildir. Gülzâr-ı dehr içinde gülsüz diken ve ağyârsız yâr bulmak imkansızdır.
Sayfa 46
Ferhâd’a öz vücûdu dağlarca hâil idi Yoksa değildi âciz ol Bîsütûn elinden Ferhat için en büyük engel, dağlar değil, kendi vücudu idi. Yoksa o Bîsütun dağının karşısında çaresiz değildi.
Güllerin ben hep fena suretlü buldum gülşenün Sen de bak gör ey gönül ruy-i beka gördün mü hiç
Reklam
Âşıkız dîvâneyiz bağ ile gülzâr isteriz Bir güle bağlanmışız illâ ki bî-hâr isteriz
Tarîk olarak ele alınan aşk yoludur. Tarîk erenlerine yolu gösteren, yıldıza benzeyen gözyaşlarıdır.
Sayfa 46
Câm-ı safâ gerekmez dünyâ-yı dûn elinden Merdâneler şikârı almaz zebûn elinden Nasıl ki mert kişiler, zavallıların elinden avlarım almazlarsa, bize de bu aşağdık dünyanın elinden mutluluk kadehini almak gerekmez.
41 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.