Zamansız Alarmlar
Geçmişteki tek bir güne on sayfa ayırabilirsiniz veya on yılı tek bir satıra sığdırabilirsiniz! Tarihteki hangi olayların daha fazla hatırlanmaya değer olduğunu, bugünkü psikolojiniz belirler. İnsan gerek yaşadığı toplumun tarihinde gerek de kendi öznel geçmişinde hangi olayların daha fazla ön plana çıkarılacağını belirlerken çoğu zaman nesnel
Sayfa 18
Ortalama İnsan > Çevreden saygı gören, işlevsel bir insandır. Ancak böyle bir insan kimi kere kendisini değersiz hisseder. Toplumsal değerler değiştiğinde, kendisini yalnız hisseder. Artıst İnsan > Diğer insanlarla yaratıcı ilişkiler kurabilen insandır. Nevrotik İnsan > Bu tür insanlar, yaşam içindeki karşıt eğilimleri birleştirmeye çalışmış, ama bunda başarılı olamamış insanlardır.
Reklam
...mezhep savaşları da moda gibiydi. Yirmi yılda bir kendini tekrar ederdi. En azından, Ortadoğu'da. Batı'da insanlar kendine yakışanı giymeyi çoktan öğrenmiş olduğundan, artık sadece fosil yakıtlar gibi asil renkler için kan döküyorlardı. Ancak Avrupa Parlamentosu ve Beyaz Saray'daki halılardan kan lekesi çıkarmak özellikle zordu, bu yüzden de savaşı evlerine sokmuyorlardı. Ama sonuçta onlar da insandı ve bütün insanlar gibi, benzerleriyle savaşmak için can atıyorlardı. Bunun için de birbirlerinin kulaklarına "Çıkışa gel!" diye fısıldıyor ve Batı medeniyeti sınırlarını artlarında bıraktıkları anda, başkalarının evlerinde boğuşmaktan geri durmuyorlardı. Dünyanın politik Greenwich'i olduğuna inandığı için sadece saatlerin değil, mevsimlerin bile kendisine göre ayarlanmasını isteyen ve herkesten de yarattığı bu iklimlere uygun kumaşlara bürünmesini bekleyen İsrail'in durumu tabii ki farklıydı. Çünkü İsrail, simsiyah kumaşlar içinde, kendi sisinden çıkıp etrafa Davut yıldızları fırlatan, nevrotik bir çöl ninjasıydı. Son olarak da Türkiye, doğusundaki aynaya bakınca şişman olduğunu, batısındaki aynaya bakınca da kemiklerinin sayıldığını düşünen, üstüne giydiği hiçbir şeyi kendine yakıştıramayan, bulimik ve depresif bi genç kızdı. Yirmi yıl boyunca boğulacakmış gibi yiyip sonra pişman oluyor, bir yirmi yıl da boğazını kanatana kadar kusup sonra yeniden yemeye başlıyordu. Genellemeler yapmanın da hastalıklı bir eğilim olduğunu biliyordum ama bir toplum, devletini kurduğu gün kendini zaten genellemiş oluyordu. Genellemelerden kaçamayacak kadar örgütlü bir dünyada yaşıyorduk.
Sayfa 87 - Doğan KitapKitabı okudu
nevrotik kısırdöngü..
Kendinde olmayan güveni çevresinden sağlayabilmek için diğer insanların onay ve desteğini sağlayıcı tutumlar geliştirir. Ama böylesi davranışlar diğer insanlar üzerinde bir yük yarattığından onların giderek kendisinden uzaklaşmasına neden olur..
Biz pes ettikçe ve idare ettikçe öfkemiz de artar. İçimizdekileri baskı altına aldıkça, öfkemizi dışarı vurduğumuzda volkanik bir patlama oluşacağına dair korkumuz artar. En sonunda patladığımızda öfkemizin gerçekten mantıksız ve yıkıcı olduğu yolundaki korkularımızı haklı çıkarmış oluruz. Böylece diğer insanlar da bizi nevrotik olarak damgalarlar, asıl sorun bastırılmış olur ve aynı döngü yeniden oluşur.
Sayfa 13 - Varlık YayınlarıKitabı okuyor
Reklamlar insanları gerek duymadıkları arabaların ve kıyafetlerin peşinden koşturuyor. Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar; neden? Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alabilmek için.
Reklam
İnsanlar şunu bilmeli ; sadece nevrotik insanlar değil aslında herkes ( içgörü eksikliği olduğu sürece) doğal olarak kendindeki rahatsızlıkların sebeplerini aramaktan her zaman çekinir, bu rahatsızlıkları mekan ve zaman olarak kendinden olabildiğince uzaklaştırır.
Sayfa 131 - 3. BasımKitabı okudu
* Çevresinde "iyi" insan izlenimi bırakmak için çaba gösterme, nevrotik insanın sevgi kazanma yollarından biridir. Sağlıklı ve "iyi" insan, diğer insanlara olduğu gibi kendisine karşı da iyi olan kişidir. Buna karşılık nevrotik eğilimli insan, sevgi açlığı sonucu kendi kişiliğini ortadan siler, çevresine gerektiğinde "hayır" demez ya da kendi isteklerini açıkça ortaya koymaz. Böyle biri sürekli olarak başkalarının görüşlerini paylaşır, kendinden söz etmeksizin onları dinler, kendi çıkarlarına uygun düşmeyen durumlara bile karşı çıkmaz; kimseye yük olmamaya çalıştığı halde herkesin yardımına koşar. Çevresi ondan genellikle "iyi insan" diye söz ederse de bu özelliği dışındaki kişiliğini tanımlamada güçlük çeker. Çoğunluğu geçmişin uslu çocuk ları olan bu insanlar çevrelerine sevgi karşılığı rüşvet dağıtırken, kendi kişiliklerinden vazgeçmiş olmanın yarattığı düşmanca eğilimleri sürekli baskı altına almak zorunda kalırlar.
Fransızların gülünç insanlar olduklarını kabullenmek zorundayım. İngilizlerin sakar, İtalyanların yeteneksiz, Amerikalıların nevrotik, Almanların romantik düzeyde vahşi, Arapların kötü, Rusların barbar olduğunu ve Hollandalıların da peynir yaptığını kabullendiğim gibi.
Başkan Franklin Roosevelt şöyle demişti: "İnsanlar kaderin değil sadece kendi zihinlerinin tutsaklarıdır." Hapishaneler hem gerçek hem de simgesel anlamda özgürlük prangalarının mecazı sayılır. Stanford Hapishane Deneyi simgesel bir hapishane olmaktan çıkıp gardiyanların ve tutukluların gözünde tamamen gerçek bir hapishaneye dönüşmüştü. Bizim temel özgürlüklerimizi kısıtlayan, kendimizi zorladığımız başka hapishaneler nelerdir? Nevrotik rahatsızlıklar, düşük özgüven, utangaçlık, önyargı, utanç ve terörizmden aşırı korku bizi özgürlük ve mutluluğa olan potansiyelinizden engelleyen, etrafımızdaki dünyayı tamamıyla algılayabilmenizi zorlaştıran Chimeralardan* sadece bir kısmıdır.
* (Yunanca okunuşuyla) Blimera, Yunan mitolojisinde geçen hayvanın (aslan, keçi ve yılan) bileşiminden oluşan dişi yaratık. (ed.)Kitabı okudu
658 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.