Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bilinen şey ne kadar azsa duyulan korku o kadar az olur.
Freud'a göre homoseksüeller (eşcinseller)
"Söz konusu kişiler arasında her zaman değilse de çokluk kusursuz bir eğitim görmüş, gerek entelektüel, gerek etik bakımdan üst düzeyde yer alan erkek ve kadınlar yer alır; (...) Kuşkusuz söz konusu kişiler, kendilerinin öyle ileri sürdüğü gibi, insanların seçkin bir grubunu oluşturmazlar."
Sayfa 101 - SayKitabı okudu
Reklam
"Genel olarak insan yardımcı kurgulara başvurmadan varlığını sürdüremez." –th.fontane
Sayfa 189 - SayKitabı okudu
Ama tıpta hiçbir araç ya da yöntemin kötüye kullanılması önlenemez; kesmeyen bir bıçağın tedavide yer yoktur.
"Direnme, semptom oluşumunun önkoşuludur. Semptom, direnmeyle kendini açığa vurması engellenen bir şeyin yerine geçirilen bir başka şeydir."
Sayfa 92 - SayKitabı okudu
"Paranoyanın kural olarak aşırı derecede güçlü eşcinsel dürtülere karşı kişinin kendisini savunmak istemesinden kaynaklandığı varsaymaktayız."
Sayfa 106 - SayKitabı okudu
Reklam
"Kaybedebilir her şeyini Neyse o kalırsa kendisi." –goethe / westöstliches diwan (doğu-batı divanı)
Sayfa 244 - SayKitabı okudu
"Süt çocuğunun başlıca ilgisi beslenmeye yöneliktir; anne kucağında karnı doyup da uyuyan cocuğun yüzünde mutlu bir doymuşluk ifadesi belirir; aynı ifade ileride, cinsel orgazmın yaşanmasından sonra yeniden karşımıza çıkar. Bu kadarı, bir yargıya varmanıza elverecek bilgiye ulaşmaktan uzaktır. Ne var ki, süt çocuğunun yeniden karnını doyurmaya gereksinim duymadan da beslenme eylemini yinelemek istediğini gözlemliyoruz; yani böyle bir isteği çocuk her zaman açlığın dürtüsüyle duyuyor değildir. Söz konusu durumlarda onun emme eylemini sözde yinelediğinden söz ederiz, eylem sırasında tekrar yüzünde mutlu bir ifadeyle uyuyup kalması, bize emme eyleminin çocuğa tek başına seksüel doyum sağladığını gösterir. Bilindiği üzere, çok geçmeden süt çocuğu öyle davranmaya başlar ki, sözde emme eylemini gerçekleştirmeden uyumaz olur."
Sayfa 112 - SayKitabı okudu
Üzerinde bir yargıya varacağınız konuda bilgi sahibi değilsiniz, ne söylenilenlere inanmalı, ne de onları yadsımalısınız.
Bir semptomla her karşılaşmamızda, hastanın bilinçdışında belli olayların gerçekleştiği, bunların da semptomların anlamını içerdiği sonucunu çıkarabiliyoruz. Ama bir semptomun oluşabilmesi için söz konusu anlamın bilinçdışı nitelik taşıması gerekiyor. Bilinçli olaylar semptom oluşturamaz ve bilinçdışındaki olayların bilinçli duruma getirilmesiyle semptom ortadan kaybolur.
Reklam
Bilinçdışı sistemi, önbilinç sis. ve direnme ile hol-salon-bekçi benzetmesi
"Bilinçdışı sistemi, içinde ruhsal içtepilerin, duyguların, isteklerin tek tek varlıklar olarak itişip kakıştığı, bir hole benzetebiliriz. Bu holün bitişiğinde içinde bilincin varlığını sürdürdüğü bir ikinci, birincisinden daha dar bir mekân, bir çeşit salon yer almaktadır. Ama holü salona bağlayan eşikte bir bekçi durmakta, tek tek istek ve
Sayfa 90 - SayKitabı okudu
Travmatik bir hastalığa benzetilebilen nevroz, kişinin aşırı ölçüde duygu yüklü bir yaşantının üstesinden gelebilmedeki güçsüzlüğünden doğup ortaya çıkabilmektedir.
"Çocuklarda bir seksüel yaşamın, cinsel duyguların, 'cinsel'e gereksinimlerin ve bir çeşit cinsel doyumun söz konusu olmadığı, çocukların seksüel yaşama ancak 12 ve 14 yaşları arasında kavuştuğu düşüncesi, tıpkı onların dünyaya bir üreme organıyla gelmediği, ilgili organın ancak ergenlik döneminde ortaya çıktığı, bütün gözlemler bir yana biyolojik bakımdan da saçma ve olasılık dışıdır. Ergenlik döneminde çocuklarda gözlerini açan şey, önceden kendilerinde bulunan bedensel ve ruhsal malzemeyi üreme işlevinde kullanmaya başlamalarıdır. Siz, sözünü ettiğim gerçeğe karşı çıkmakla cinsellik ve üremeyi birbirleriyle karıştırmak gibi bir yanılgıya düşecek, dolayısıyla cinselliği, sapıklıkları ve nevrozları anlamanızı sağlayacak yolu tıkamış olacaksınız."
Sayfa 110 - SayKitabı okudu
Erişkinlerin gerçeği gizledikleri inancı, çocukların kendilerini yalnız hissetmelerinde ve içlerinde bir bağımsızlık duygusu geliştiremeyışlerinde hayli rol oynar.
İnsanın kafasinda öyle kolayca kanılar oluşmaz; zahmet çekilmeden birtakım kanıların içte oluşması sağlanmışsa, bunların bir değer taşımadıkları ve dışardan bir saldırıya dayanacak güçte olmadıkları çok geçmeden anlaşılır.
126 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.