Beraber olduğu ya da yakını olan narsisti iyileştirmeye çalışan, onun psikanalizini üstlenen birey, narsisti kendisine uzun uzun tarif ederek, ona neyi neden yaptığını izah ederek, bıkmadan usanmadan dil dökerek narsistin radyosuna her gün kanal ayarı yapar. Gel gör ki arkasını döndüğü anda radyo cızırdamaya ve birdenbire kanal değiştirmeye başlamıştır bile. Narsist birey şu an sana hak veriyor, bir daha yapmayacağına yeminler ediyor olsa bile birkaç saat sonra fabrika ayarlarına dönmesi işten bile değildir.
Çocuğun damak tadının anne sütünden başlamak üzere, en az uyarandan çok uyarana doğru adım adım gelismesi gerekir. Bu şu anlama gelir; eğer çocuk tadi, tuzu, lezzeti çok olan yiyeceklerle erken yaşta tanışırsa, örneğin tadı az olan sebze yemeklerine ilgi gösterme yecektir. Anne sütünün tat oranını sıfır kabul edip artan tat oranı ile tat sınırı artırılmalıdır. Şundan da bahsetmek gerekir ki insan gıdalarının kendine has bir tat sınırı var- dır. Bu sınır aşıldığında da çocuklarda yeme bozukluk- ları görülür. Örneğin cipsler; aşırı yağ, tuz, baharat ve uyaranı çok kimyasal katkı maddeleri barındırır. Çocuk damağı, bu kadar çok uyaran ile tanışırsa, onun için sebze yemeği lezzetsiz hale gelecektir.
Anne-baba çocuğunun yalanını yakalar, “Neden yalan söylüyorsun?” diye ceza verirse, çocuk, bir dahaki sefere yakalanmamak için ‘daha akıllı yalan söylemek’
zorunda hisseder kendisini ve plan yapar, kurnazca yalanlara başvurmak için fırsat kollar.