Böyle kasaba tarzı kitapları seviyorum, o yüzden bu kitabı da sevdim açıkçası. İçinde polisiye ve gizem de barındıran ama daha çok romantizme yönelik bi kitaptı. Bence gizem kısmı için biraz daha çaba harcanabilirdi. Bir kere o kadar az şüpheli vardı ki suçluyu tahmin etmek hiç zor olmadı.-küçük bi spoiler, karısı olduğunu tabii ki tahmin edememiştim, başından beri adamın olduğunu düşündüm, hatta karısının öldüğünü falan düşünmüştüm bir noktada. Aniden karşımda görünce şaşırdım ve hedefim değişti. - yazarların bu suçluyu saklama olayını sevmiyorum. Şüphelenmek ve yanılmak istiyorum ben. Ama onlar şüpheliyi son saniyeye kadar saklayınca tabii bize iş kalmıyor. Her neyse demek istediğim çok az karakter vardı, suçlu açısından. Ya kızın annesi ya da Frank çıkacaktı. Kitap seri olduğu için ve seride de diğer kardeşler anlatılacağı için kardeşlerden şüphelenmek mümkün değildi gibi şeylerle eleyince sonuç bu oluyor ne yazık ki.
Tekrar her neyse.
Bunlar dışında okunabilecek bir kitaptı. İkinci kitap için de kısa bir giriş yapılmıştı. Bu da hoştu. Ama anlamadığım, diğer iki kitabı için de yazacağım eleştirim, bu kadar çocuk şart mı yazarcığım? Çiftlik hayatı olunca iki çocuk yetmiyor mu? Ya da daha iki aylık bebeği olan bi kadın neden bir aylık da hamile oluyor bana söyler misin? Doğurma mevsimi geçmeden çoğalma acelesi mi bu?
Dediğim gibi güzel ve okunası bi kitaptı. İyi okumalar!
Marcel Proust'unkine en çok benzettiğim romanı bu oldu.
Yani kendimi Kayıp Zamanın İzinde serisinden bir romanı okur gibi hissettim. Proust'un sosyetedeki her kişiyi ayrı ayrı, detaylı ve boğucu tasvirleri bu romanda da vardı. Bütüne hiçbir katkı sağlamayan unsurlarla doluydu roman. Evet, tamamlanmamış bir kitap
