Uzun süredir elimde ve aklımda olan Ekmek Arası ve Bukowski... Bukowski uzun süredir okumak istediğim ama hayatın telaşesi içinde onu da unuttuğum bir eserdi. Neyse zamanı gelmiş demek ki aldım elime başladım okumaya. Bu aralar düğün telaşesi, tayin falan derken kitapları zor okuyorum ama bu kitap o zorlukları bile unutturup beni heyecanla sürükleyerek hatta meraklandırarak okumaya zorladı.
Bukowski'nin dili gerçekten merak ettiğim kadar varmış. Sade, yalın, argosu bol, samimi, bizden, içten nasıl diyeyim bir sokak çocuğu gibi daha doğrusu eskiler ne der bilmem meslek lisesi tarzı bir gençler olur ya; elinde sigara, küfür falan... Şimdi tüm gençlik sözüm meclisten dışarı böyle olma yolunda ama inşallah çok daha iyi günler görürüz. Böyle bir dille anlatmış gençliğini yazar.
Romanda kendi hayatını otobiyografik olarak anlatmış yazar. İnsanlığın bittiğini babasıyla anlatmış o kadar şiddet görmüş ki... Annesi ise çok üstüne düşmüş analık görevini yapmış, Alkol ve sigaranın tavan yaptığı roman belki de ve ayrıca erotizm ve argo kelimeler, küfürün de baya çok olduğu bir eser. Yazarlığa nasıl adım attığı ? Gençliğinde ABD ve Hitler'in ülkeler üzerindeki siyasi baskı ve durumu gayet güzel açıklamış. Hayvan sevgisinden hayli fazla söz ediliyor yine romanda.
Sırasıyla okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise hayatının ele alındığı, bizden biri olarak anlatılan, belaltı edebiyatı şaheseri. Merak ederek okudum. Bukowski ile tanışmanızı kesinlikle tavsiye ederim. Çok doğal ve aralarda verdiği mesajlar ise çok dahice...