456 syf.
·
Puan vermedi
İlk okumadan yıllar sonra tekrar Şibumi. Kitabı tekrardan uzun uzun yorumlamayacağım. Daha önce ki yorumuma ek olarak şunu söyleyebilirim Şibumi yalnızca bir macera kitabı olmanın çok ötesinde bir eser. Kitap hakkındaki bazı incelemeleri okumasam kaçıracağım pek çok nokta olacaktı. Japon kültürüne çok aşina olmadığım için önemli bazı noktaları
Şibumi
ŞibumiTrevanian · E Yayınları · 20228bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Warning! Spoil içerir..
Selaaam! İncelememe hoş geldiniz. :) Kitap incelemelerinde en keyif aldığım türlerden biri hiç şüphesiz, çocuk kitapları. 🏻🏻🏻 Okuması eğlenceli olduğu kadar onun hakkında düşüncelerimi ifade ediyor olmak da keza aynı. Kitabın adı "Bunun Adı Findel".. Ne acaba bu Findel diyorsanız, kitabın kapağına bakmanız yeterli. "Aaa ama
Bunun Adı Findel
Bunun Adı FindelAndrew Clements · Günışığı Kitaplığı · 20212,070 okunma
Reklam
Sayfa kenarına aldığım not: Piyanoyu bir abaküse veya hesap makinasına benzetmek mümkün.
Beethoven’ın besteleme süreci hakkında bu kadar çok şey bilmemizin nedeni, kendine özgü besteleme tarzıdır (tasarlar, karalar, hesaplar, uydururdu). Ve bu sağırlığından çok önce başlamış kişisel bir özelliktir, bu şekilde çalışmamış olsaydı sağırlığı ilerledikten sonra beste yapmayı sürdüremezdi.
Giuseppe Cambini, Beethoven’ın ilk iki senfonisi hakkında şunları yazıyordu:” Bir bakıyorsunuz haşmetli bir kartal gibi uçuyor; sonra ürkütücü patikalarda sürünüyor. Ruhunuzu tatlı bir melankoliyle delip geçtikten sonra hemen ardından barbarca akordlarla paramparça ediyor. Güvercinlerle timsahları bir arada barındırmaya çalışıyor.”
Müzik kendi kendine olan bir şey değil, bizim yaptığımız ve anlam verdiğimiz şeydir
Reklam
Pythagoras’a kadar giden ve müziğin kozmik uyumunun bir simgesi, makrokosmosun mikrokozmik temsilcisi olduğunu benimseyen fikir bugün artık saçma gibi görünse de orta çağ ve Rönesans boyunca yaşamıştı
Rock müzisyenleri canlı olarak çalar, kendi müziğini yaratır ve müziğe kendi kimliklerini katarlar, kısacası, kendi alın yazılarını kendileri yazarlar. Pop müzisyenleri ise tersine, müzik endüstrisinin kuklalarıdır; bilerek ya da bilmeyerek popüler zevklerden çıkar sağlamakta ve başkaları tarafından bestelenen ya da düzenlenen müziği seslendirmektedirler, özgünlükten yoksun oldukları için müzisyenlik hiyerarşisinin sonunda yer alırlar. Başka bir deyişle müzisyenlik hiyerarşisi müziğin yaratıcılarını, yani yazarlarını, rolü sadece tekrarlamak olanların, başka bir deyişle icracıların üzerine yerleştirir.
Belirli bir gelenek içinde beste yapmak, sesleri, o geleneğe bağlı bazı belirlilik ve belirsizlik biçimlerine göre hayal etmektir
Sözler gizli kalmış anlamı gerçek anlama dönüştürür, yapıtla dünya arasında bir bağ kurarlar. Kramer’in deyişiyle sözler müziğin dünyevi yanının temsilcisidirler.
Reklam
Yüz yıl önce Oxford University Pres tarafından basılan bir kitap “müzik”ten söz ettiğinde bu terim artık var olmayan sabit bir şeye gönderme yapıyordu. O zamanlar “müzik” J.S.Bach, Beethoven ve Brahms gibi ustalara odaklanan Avrupa sanat geleneği demekti.
Joanna Hodge’a göre, sanatın rolü önceden var olan bir dış gerçeği alıp yeniden üretmek yerine “gerçeklik duyumuzu oluşturan” yeni yöntemler sağlamaktır. Hodge şöyle devam eder “Dickens’ın sisi yaşayan bir oldu, Van Gogh’un da ayçiçeklerini görülür kıldığını öne sürmemizi mümkün kılar”. Başka bir deyişle Van Gogh’un tabloları sayesinde, genel dünyayı, özelde ayçiçeklerini daha farklı görebilmişizdir, yalnızca Van Gogh’tan önce bu görünüşü yakalamayı başaramamıştır. Öyleyse resmin asıl anlamı, duvarda asılı olan eşyada değil, onun harekete geçirdiği ya da oluşturduğu bakış açısında yatmaktadır. (Bu nedenle Hodge bunu “oluşturucu1 sanat görüşü olarak adlandırmaktadır.)
Müziğin bir anlamı vardı, çünkü müzik dışındaki bir gerçekliği simgeliyordu.
Gerçek sanatın ayırt edici özelliği, toplumsal ya da tarihsel bağlamı aşması ve ölümsüz değerleri içermesidir. Bundan yola çıkarak sanat, sanki dinsel bir tefekkür gibi, sanat için beğenilmeli ve sevilmelidir. Böylece klasik estetik, bağımsız uzman ya da eleştirmen imgesini, yani sanatsal yaratma sürecinin dışında olan ama sanatsal gerçeğin ve güzelliklerin ebedi ölçütlerini koruyan ve uygulayan kişiyi yaratmıştır.
Resim