Jean Baudrillard - Alıntılar
Kaybedilen gerçeklikler bir daha asla geri dönmeyecektir.
Her geçen gün daha çok haber ve bilgiye karşın giderek daha az anlamın üretildiği bir evrende yaşıyoruz.
Bir kadın sevilmemeyi bağışlayabilir ama bağışlayamayacağı bir şey varsa o da baştan çıkartılmamak ya da baştan çıkartamamaktır. Ona karşı istediğiniz
Kaç dostum, yalnızlığına! Büyük adamların gürültüsünden
serseme döndüğünü ve küçüklerin iğneleriyle sokulduğunu görüyorum senin. Orman ve kaya seninle birlikte saygıyla susmayı bilirler. O
sevdiğin geniş dallı ağaca benze yine: sessizce ve dinleyerek asılı durur o, denizin üstünde.
Yalnızlığın bittiği yerde başlar pazaryeri; ve
Kitap;iki oturum sonucu sembolik röportajlardan oluşur.
İlk oturum:İnanç ve özgür irade üzerine sorulan sorulardan,irdelenen meselelerden meydana gelir.
Nietzsche'ye göre özgür irade diye bir şey yoktur.Ona göre;Tanrı tarafından yaratılanlara sunulan seçeneklerde sınırların ve mecburiyetlerin olması özgür irade ortamıyla celişir.İnanç
Orada artık hakikat, Nietzsche'nin söylediği gibi, "en derin yalan türü"dür... Öyle ki, o kadar derinlere kadar kazamazsınız, dibine erişemezsiniz ve "hakikat" dersiniz adına...
İnsan değil, dinamitim ben. —Tüm bunlara rağmen, bir din kurucusu olmaktan eser yok bende— dinler ayaktakımı işleridir, dindar insanlara dokunduktan sonra ellerimi yıkamam gerekiyor. “İnananlar” istemiyorum, sanırım kendime inanmayacak kadar da hınzırım ben, asla kitlelere hitap etmem... Günün birinde aziz ilan edilmekten çok korkuyorum: Bu kitabı
Bir çocuk karmakarışık ev içi ilişkilerde yetiştirildiyse, yalanı da aynı doğallıkla kullanır ve ister istemez her zaman çıkarına uygun düşeni söyler; bir hakikat duygusu, yalana karşı bir antipati ona tamamen yabancı ve uzaktır, böylece tüm masumluğuyla yalan söyler.
Öncelikle okuyun. Herkes okumalı. Bazen düşündüğümüz ama dile getiremediğimiz, bazen düşünemediğimiz ya da anlam veremediğimiz, bazen bildiğimiz ama kabullenemediğimiz şeyleri, Nietzsche adeta döve döve anlatıyor. Sıklıkla şiirsel bir anlatım kullansa da üslup sert ve acımasız. Kimsenin söyleyemediğini söylüyor. Hadi ya o kadar da değil derken
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar.
_Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım.
_Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
_Sanatın yaratıcı gücü, doğadan, sanatçının eli değmeden, kendiliğinden çıkar ortaya. Her sanatçı, doğanın özünde bulunan sanat nitelikleri karşısında, Aristoteles'in deyimiyle bir "öykünücü"dür. O, ya Apollo'ca bir düş sanatçısı, ya Dionysos'ca bir coşkunluk sanatçısı ya da hem coşkunluk hem de düş sanatçısıdır.
_Apollo,
_Ben düşüncesizim.
_Hiçbir şey benden üstün değildir! Hiçbir şey beni aşacak yücelikte değildir.
_Benim eylemlerimi komuta etmek, nasıl davranmam gerektiğini söylemek hiç kimsenin üstüne vazife değildir.
_Ben tamamlanmamış bir tinim ve mükemmel tin için çaba göstermeliyim.
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard
_Din, gönüllü köleliktir. Herzen
_Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı
_Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch
_Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Kötülük kötü müdür?
Kötülük, İnsanlığın oluşundan beri hayatın her alanında var olabilen ve var olması gereken bir yapı olarak hayatımızda yer almıştır.Peki Kötülük gerçekten kötü bir şey midir.Hayır! Kötülük hayatın var olabilmesi için , hakikate ve doğruya ulaşabilmemiz için kullanabileceğimiz bir araçtır.Bu yazımda kötülüğü savunuyor
Yalan. – İnsanlar gündelik yaşamlarında niçin genellikle hakikati söyler? – Bir tanrı yalan söylemeyi yasakladığı için değil elbette. Tersine, ilkin: daha rahat olduğu için; çünkü yalan: buluş, rol yapma ve bellek gerektirir. (Bu yüzden Swift der ki: bir yalan söyleyen, üstlendiği ağır yükü nadiren fark eder; çünkü bir yalanı sürdürebilmek için, başka yirmi yalan daha bulmak zorundadır.) Sonra: basit ilişkilerde doğrudan doğruya ben şunu istiyorum, ben şunu yaptım vb. demek daha avantajlıdır; o halde, otoritenin ve zorlamanın yolu, aldatmanın yolundan daha güvenlidir. – Ama bir çocuk karmakarışık ev içi ilişkilerde yetiştirildiyse, yalanı da aynı doğallıkla kullanır ve ister istemez her zaman çıkarına uygun düşeni söyler; bir hakikat duygusu, yalana karşı bir antipati ona tamamen yabancı ve uzaktır, böylece tüm masumluğuyla yalan söyler.