Yaşamaya değer bulduğumuz şeyler, her nedense, buna değmedikleri halde hayata tutunmak için yüceltilmiş şeylerdir.
Çiçekler öylesine içten, öylesine sıcak gülümsüyorlar ki, kendilerine bakanları da gülümsetiyorlar.
Sayfa 188
Reklam
Çatışmalar, hayatımın ayrılmaz bir parçası olmuştu. Önce kendimle çatışıyordum, sonra başkalarıyla. Elem, acı, keder yaşıyordum. Üzülüyordum. Gün geliyor, derin bir tasa çörek­leniyordu yüreğime. Dünya tüm ağırlığıyla üzerime çöküyor­du. Yalnızlık çekiyordum. Anlaşılmadığımı hissediyordum. Kendimi kimseye anlatamıyordum. İnsanlar beni anlamı­yor; anlamak da istemiyordu. Düş kırıklıkları yaşıyordum. Beklentilerim yerine gelmiyordu. Umutla umutsuzluk yer değiştirip duruyordu. Anlaşamadığım kişiler oluyordu. Öf­keleniyordum. Tahammül gücüm sıfırlanıyor ve işte o sıfır noktasında her şey beni tedirgin ediyordu. Sabrım tükenince kendimi koruyacak tek silahım kalıyordu: Öfke. Acizlik du­yuyorsan tek şey yapabilirdin; karşıdaki insana saldır gitsin.
Sıkıntımızı dağıtmak için daha çok gaflete daldık.
Nereye koşuyordum? Neye aldanıyordum? Ömrümden faydalanmalımıydım? Toparlanıp çare bulmak için hâlâ zamanım vardı. Sonunda işler bitecekti. Benim bir türlü bitiremediğim işleri ölüm bıçak gibi kesip atacaktı. Umutlarımın üzerine bir mezar taşı kapanacaktı. Ömür tükenecekti.
Sayfa 19 - Kapı Yayınları, 5. Basım, Kasım 2019
“Şu anın anlamı tüm hayata anlam katar. Anlamına göre yaşanmayan an, sonsuz kere yaşansa da yine saçmadır.”
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.