Soruyu şöyle de ortaya koymak mümlün: Müslüman, bir takım maddi beklentiler ve umutlar sonucu mu müslüman oluyor? Yoksa Allahın rızasını kazanmanın dışında ve onun önüne geçebilecek başka bir beklentiye yer vermeden mi?
İftira demekten beni alıkoyan tek amil aklın yetersiz oluşu olabilirdi lakin beni bundan da men eden bariz bir husus oldu ki, incelemeyi yapan şahıs sözleri ile istediği yere çekmeye çalışıp cımbızladığı yerlerden hemen bir önceki cümleyi almamış olması. Evet o bir önceki cümle çekmek istediği alanı tümüyle yıkan yerlerdi.
1) İlk cımbızlanan yer,
Salih Mirzabeyoğlu'nun sevenlerinin hoşuna gitmeyecektir. Ama benim elimde değil, kitabı okumadan bende nasıl bir içerikle karşılaşacağımı bilmiyordum ve bana faydası olacağını umuyordum.
"Şeriat'ın hükümleri dışında dine âit işler çoktur. Burada beşinci asıl İLHAM'dır. Hattâ denilebilir
MÜSLÜMANCA DÜŞÜNME ÜZERİNE DENEMELER
1940'ta Maraş'ta doğan Özdenören ilk ve orta oğretimini Maraş, Malatya,
Tunceli gibi Güney ve Doğu şehirlerinde tamamlamış ve İstanbul hukuk fakültesi ile aynı üniversitenin gazetecilik enstitüsünden mezun olmuştur. Devlet Planlama Teşkilatında uzman olarak çalışan Özdenören bir süreliğine araştırma
Müslümanları, öteki din mensuplarından ayıran temel nitelikler var elbet. Bunların en önemlilerinden biri de, Müslümanın her amelini, her davranışını "Allah rızası" için ifa etmesi gerçeğidir.
Karşılık beklemeden, amellerini salt Allah'ın rızası için eda ederek Allah'ın rızasına nail olanlar, Allah'ın vadettiklerini umarak amel işleyenlerin umdukları bütün nimetlere ulaşırlar, belki biraz da fazlasıyla.
Sözgelimi namazımızı niçin kılıyoruz?Cehennem korkusu ve cennet umudu ile mi?Namazımızı bu korku ve bu umutla kılmak yalnış mı?Elbette değil.Fakat diyorlar,bir amelin Allah'ın rızası için olmasi bu korkunun ve bu umudun bir adım daha ötesindedir.O bir adım ötedeyse,biz artık ne cehennem korkusunu düşünürüz,ne cennet iştiyakına kapılırız.Amelimizi,sırf Allah'ın emri böyle olduğu için ifâ ederiz.Bundan da bir karşılık beklemeyiz.Yani cennet nimetini ya da cehennem azabıni düşünmeden o ameli sırf Allah'ın emri olduğu için yerine getiririz.Yunus Emre,ünlü beyitinde:"İsteyene ver cenneti/Bana Seni gerek Seni"derken,Allah rızası kavramını da dile getirmiş oluyordu.Burada şu inceliği vurgulamak gerekiyor:Karşılık beklemeden,amellerini sırf Allah'ın rızası için ifâ edip de gerçekten Allah'ın rızasına nail olanlar,Allah'ın vadettiklerini umarak amel işleyenlerin umdukları bütün nimetlere ulaşırlar,belki biraz da fazlasıyla.Yunus Emre için cennet,Cemalullah yanında küçük bir nimet olarak göründüğü için,aslında daha büyüğene talip olmaktaydı.NİHAİ HEDEF:ALLAH'IN RIZASI